Medipol Üniversitesi Hastanesi Romatoloji Uzmanı Doç. Dr. Meryem Can, Sjögren Sendromunun sıklıkla göz veya ağız kuruluğu gibi yakınmalarla başladığını bildirdi.
Sjögren Sendromu'na ilişkin yazılı açıklama yapan Can, bu rahatsızlığın, salgı yapan bezlerin özellikle gözyaşı ile tükürük bezlerini tuttuğu bir hastalık olduğunu bildirdi.
Hastaların yaklaşık yüzde 90'ını kadınların oluşturduğunu ve genellikle 40'lı yaşlarda ortaya çıktığını belirten Can, şunları kaydetti:
"Sjögren Sendromu sıklıkla göz veya ağız kuruluğu gibi masum görünen, ancak yaşam kalitesini oldukça düşüren yakınmalarla başlıyor. Bu hastalığın en önemli özelliği ise hangi belirti ön planda olursa olsun, tıpkı diğer otoimmün hastalıklar gibi vücudun bütününü ilgilendiren cilt, sinir sistemi, akciğerler veya damarlar gibi başka organ veya sistemleri tutabilme potansiyeli olması. Sjögren Sendromu pek bilinmediği için tanısı genellikle geç konuluyor. Buna bağlı olarak hastalar uzun süre hayat kalitesini düşüren yakınmalarla yaşamak zorunda kalıyor. Bunun sonucunda da ilk başlarda çoğunlukla ağız veya göz kuruluğu ile başlayan sendrom, zamanla akciğer, böbrek ve karaciğer gibi organları da tutup, tüm vücudu ilgilendiren bir hastalığa dönüşebiliyor."
Can şöyle devam etti:
"Sjögren Sendromu'na neyin yol açtığı bilinmiyor. Ancak tüm otoimmün hastalıklarda olduğu gibi kişinin genetik yatkınlığının yanı sıra enfeksiyon ve ilaç gibi çevresel faktörler de etkileyebiliyor. Hastalığın 40'lı yaşlarda görülüyor olması, menopoz bulgularıyla karıştırılabiliyor. Bu yüzden menopoz dönemindeki kadınlarda daha dikkatli olunması gerekiyor. Kuruluk şikayetlerinin sebebi menopoz olmayabiliyor. Bu yaş gurubundaki hastalarda kas romatizması da sık görüldüğünden bununla ilişkilendirilebiliyor. Bunların dışında kullanılan bazı ilaçların yan etkilerinin göz ve ağız kuruluğuna sebep olması da Sjögren teşhisinin koyulmasını zorlaştırabiliyor."
-"Bazı durumlarda lenf bezi kanseri gelişebiliyor"
Sjögren Sendromu'nun belirtileri arasında ağızda şiddetli kuruluk oluşması bulunduğu bilgisini paylaşan Can, ağız kuruluğu nedeniyle çiğneme, yutma ve konuşmada güçlük olduğunu, ekmek gibi katı şeyleri yutkunmada güçlük çekildiğini ifade etti. Can, şu açıklamalarda bulundu:
"Gözlerde kuruluğa bağlı kızarıklık, yanma, kaşıntı ve ışığa aşırı hassasiyet gelişiyor. Hasta bunu 'gözüme sanki kum kaçmış gibi' diye tarif ediyor. Halsizlik ve eklem ağrıları olabiliyor. Tükürük bezlerinde şişlik görülebiliyor. Burun, cilt ve kadın genital organlarında kuruluk meydana gelebiliyor. Cinsel ilişki sırasında ağrı olabiliyor. Bazen hastalarda 'lenfoma' adı verilen bir çeşit lenf bezi kanseri gelişebiliyor.
Günlük hayatta alınabilecek önlemler arasında fazla şekerli gıda tüketilmemesi, sigara ve alkolden uzak durulması, beslenmeye dikkat edilmesi ve Akdeniz tipi beslenmeye ağırlık verilmesi, ilaçların düzenli kullanılması, alınan sıvı miktarının artırılması, göz kuruluğu açısından uzun süre televizyon ve bilgisayar ekranına bakmaktan uzak durulması ve spor ve egzersiz yapılması bulunuyor."