Uzmanlar, kişide reaksiyona neden olan etken maddenin mutlaka tespit edilmesi ve bir daha aynı etken maddeli ilacın kullanılmaması gerektiği uyarısında bulunuyor.
Bazı ilaçlar sıklıkla deride döküntü, yüzde şişlik, kaşıntı ile kendini gösteren, ancak nadiren tansiyon düşüklüğü, şuur kaybı, çarpıntı ve tüm sistemlere ait bulguların hepsinin bir arada görülebildiği ilaç alerjilerinin en ağırı olan anafilaksiye (şok) neden olabiliyor.
Uzmanlar, kişide reaksiyona neden olan etken maddenin mutlaka tespit edilmesi ve bir daha aynı etken maddeli ilacın kullanılmaması gerektiği uyarısında bulunuyor. Penisilin alerjisinde kullanılan ilaç testlerinin, kişinin şoka girmesine yol açabileceği için mutlaka tam donanımlı merkezlerde alerji uzmanlarınca yapılması gerekiyor.
Sağlık Bakanlığı Dr. Sami Ulus Kadın Doğum ve Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Çocuk Alerji Uzmanı Dr. Serap Özmen, yaptığı açıklamada, tedavi kapsamında kullanılan bazı ilaçların alerjiye yol açabildiğini belirterek, Dünya Sağlık Örgütü tarafından ilaç alerjisinin, bir ilacın tanı, tedavi veya korunma amacıyla kullanılan dozlarında herhangi bir istenmeyen, beklenmeyen ve zararlı etkinin görülmesi olarak tanımlandığını söyledi.
Özmen, ilacın ilk kullanımda bağışıklık sistemi tarafından tanındığını ve o ilaca karşı duyarlılık gelişebildiğini anlatarak, "Daha sonraki kullanımlarda ise alerji ortaya çıkabilir. Bu olay, herkes için geçerli değildir. Aynı ilaç bir hastada alerjiye yol açarken, diğer kişide sorun yaratmayabilir" dedi.
İlaca bağlı ortaya çıkan her reaksiyonun alerji olarak algılanmaması gerektiğine dikkati çeken Özmen, ilacın yan etkilerinin, yüksek doz kullanımının da reaksiyon gelişmesine yol açabileceğini söyledi.
İlaçların yol açtığı alerjik reaksiyonların birçok organ sistemini etkileyebileceğini ifade eden Özmen’in verdiği bilgiye göre, ilaç alerjileri sıklıkla ciltte görülüyor. Kurdeşen veya dabaz olarak da adlandırılan ürtikerde değişik büyüklüklerde kaşıntılı kabarıklıklar görülüyor.
Anjioödem de ise derinin alt tabakalarında sıvı birikmesi (ödem) ile ortaya çıkan şişlikler dikkat çekiyor. Genellikle yüz, göz kapakları, dudaklar ve genital bölgede oluşuyor.
Diğer bir ilaç reaksiyonunda ise deride hafifçe kabarık, küçük, genellikle kaşıntılı, kızamık benzeri döküntüler ortaya çıkıyor.
Daha az olarak da gözlerde kızarıklık ve kaşıntı, burun tıkanıklığı ya da burun akıntısı, burunda kaşıntı ve hapşırma görülüyor. Bunun dışında solunum zorluğu, hışıltılı solunum, öksürük gelişebiliyor. Yine nadiren çarpıntı, tansiyon düşüklüğü ortaya çıkabiliyor. Mide barsak sistemine ilişkin bulantı, kusma, karın ağrısı ya da karın krampları ile sinir sisteminde şuur bulanıklığı ve bayılma ile karşılaşılabiliyor.
Nadir de olsa tüm sistemlere ait bu bulguların hepsi bir arada görülebiliyor ve ilaç alerjilerinin en ağırı olan anafilaksiye neden olabiliyor.
Antibiyotiklerden penisilin grubu ve sefalosporinler en yaygın ilaç alerjisini oluşturuyor. Antibiyotik kullanımı sonrasında reaksiyon gelişmesi halinde vakit kaybetmeden hekime başvurulması ve kişinin hangi etken maddeye duyarlılığının olduğunun tespit edilmesi gerekiyor.
Birçok hastalığın tedavisinde etkin olarak kullanılan antibiyotiğin içindeki hangi maddenin reaksiyona yol açtığının tespit edilmesi ve bir daha o etken maddeli ilacın kesinlikle kullanılmaması öneriliyor. Söz konusu etken maddenin dışındaki antibiyotiklerle hastanın tedavi edilmesi hayati önem taşıyor. Kişinin, duyarlı olduğu etken maddeyi bilmesi ve acil bir durumda gerekli olacağı için alerjisini belirten uyarıcı bir belge taşıması tavsiye ediliyor.
Bunların yanı sıra penisilin alerji hikayesi olan hastalar değerlendirildiğinde yaklaşık yüzde 90’ının zamanla duyarlılıklarının azaldığı belirtiliyor. Penisilinlere alerjisi olanlarda antibiyotik kısıtlaması yapılıyor ve daha pahalı geniş spektrumlu antibiyotikler kullanılabiliyor. Ancak bu durum tedavi maliyetlerinde artışa ve daha önemlisi antibiyotik direnç sorunlarına yol açabiliyor.
Öte yandan çocukluk çağında viral döküntüler de ilaç alerjisi ile birlikte görülebiliyor. Çocuklarda deri döküntülerinin en büyük nedenini viral enfeksiyonlar oluşturmasına rağmen, aynı zamanda kullanılan ilaçlar da tanıda zorluk çıkarabiliyor.
Ciddi seyredebilen ilaç reaksiyonlarında, deri döküntülerinin erken değerlendirilmesi çocuk hekimleri için son derece önem taşıyor. Çünkü sistemik ilaç reaksiyonları yaşamı tehdit edebiliyor. Bu nedenlerle deri döküntüsünün viral bir enfeksiyon veya ilaç alerjisi reaksiyonuna bağlı olup olmadığının ayırt edilmesi gerekiyor.
İlaç alerji şüphesi olan hastaların değerlendirilmesinde ayrıntılı öykü çok önem taşıyor. Hastalığın gelişimindeki detaylı öykü, tanısal testlerin seçimine ve şüpheli ilacın tekrar kullanılıp kullanılmayacağına yardımcı oluyor.
Muayene veya önceden çekilmiş bir fotoğraf ile deri döküntüsünün tipini saptamak, tanı ve tedavi için önem taşıyor. Hikaye ve fizik muayene bulgularına göre tam kan sayımı, kan yayması, karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri, akut faz reaktanları, tam idrar incelemesi, ilaçlarla alerji deri testleri, vücut sıvıları veya dokularında belirli bir antijene tepki gösteren antikorların varlığını saptayan RAST testi, deri yama testleri, cilt biyopsisi olmak üzere daha detaylı testler yapılıyor.
Gerektiğinde alerji uzmanlarının değerlendirmesi koşuluyla ilaç alerjisi olan ve mutlaka o ilacın alınması gereken durumlarda, ilaç çok düşük dozlarda başlanarak daha sonra artırılıyor ve ilacın kullanımı sağlanabiliyor.
İlaç testleri, kişinin şoka girmesine yol açabileceği için mutlaka tam donanımlı merkezlerde alerji uzmanlarınca yapılması gerekiyor.