Toplumun yüzde 5’inde görülen ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyen hemoroid hastalığının çeşitli evrelerde tedavisi mümkün. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kemal Raşa ve Op. Dr. Ayhan Erdemir hemoroid nedenleri, belirtileri ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Kalın barsağın rektum adı verilen son bölümü ile anüsün bileşim bölgesindeki toplardamarların “varisi” olarak tanımlanan hemoroid özellikle 45 ile 65 yaş arasında ortaya çıkıyor. Kadın ve erkeklerde eşit oranda görülüyor. Kabızlık, özellikle gebelik olmak üzere karın içi basıncının arttığı durumlar, egzersizden uzak ve hareketsiz bir yaşam, mesleki nedenler ve kalıtsal yatkınlık hemoroide neden olan başlıca faktörler arasında yer alıyor. Hemoroid bazı kişilerde hiçbir belirti vermezken, bazı hastaların yaşam kalitelerini etkiliyor, hatta günlük yaşamlarını idame edememelerine neden oluyor. Türkiye’de her 100 kişiden beşinin yaşam kalitesini olumsuz etkileyen hemoroidde, diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi rahatsızlık ortaya çıkar çıkmaz hekime başvurmak önem taşıyor. Bu hem Hemoroid tanısından emin olmak, hem de etkili ve kolay tedavi yöntemlerinin uygulanabilmesi için gerekiyor. Anadolu Sağlık Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Kemal Raşa, hemoroid belirtilerinin başka ve daha ciddi hastalıkların habercisi olabileceğini belirterek şunları söyledi; “Hemoroid hastalığının neden olduğu kanama ve ele gelen şişlik gibi belirtilerin farklı hastalıklarda da oluşabileceğini akılda tutmak gerekiyor. Başta anal fissür adını verdiğimiz makatta çatlak olmak üzere, birçok iyi huylu hastalık dışkılama sırasında kanamaya neden olabiliyor. Ayrıca, kalın barsakta yer alan tümörlerin de ilk belirtisi kanama olabiliyor. Bu nedenle, kişinin bilinen hemoroid hastalığı olsa bile, makattan kan gelmesi durumunda mutlaka hekime başvurulması ve diğer olasılıkların dışlanması gerekiyor.” Hastalığın belirtileri hakkında da bilgi veren Op. Dr. Kemal Raşa sözlerini şöyle sürdürdü; Ağrı ve ele gelen şişlik hemoroidin en önemli belirtileridir. Ayrıca dışkılama sırasında kanama olması da klasik belirtilerdendir. Dışarı doğru sarkmış ve kendiliğinden içeri girmeyen hemoroid pakelerinin yarattığı makat çevresinde nemlenme, ıslaklık hissi ve kaşıntı da diğer belirtiler arasında yer alır. Hemoroid, bazı kişilerde hiçbir belirtiye neden olmazken, bazı hastalarda yaşam kalitelerini anlamlı olarak kötüleştiren, hatta günlük yaşamlarını idame edememelerine neden olan şiddette belirtiler gösterir. Hemoroid tanısını koyabilmek için öncelikle hastanın hekime başvurması gerekir. Birçok hasta kulaktan dolma bilgiler ve arkadaşlarına önerilen ilaçlarla tedavisine kendi başlıyor. Bu nedenle de birçok anal fissür hastası kendi kendine hemoroid tedavisine başlayarak, erken evredeki tıbbi tedavi seçeneğini kaybediyor ve çatlağı kronikleştikten sonra hekime başvuruyor. Ayrıca birçok kanser hastasının tanısı da, kendi kendine uygulanan hemoroid tedavisi nedeniyle gecikebiliyor.” Hekime gitmeyi engelleyen noktalardan biri, muayenenin rektal yoldan yapılması. Ancak “rektal tuşe” olarak adlandırılan parmakla muayene gerçekten çok önemli. Sonuçta, hemoroid için temel tanı yöntemi öykü ve fizik muayenedir. Eğer ayırıcı tanıda zorluk varsa endoskopik görüntüleme yöntemlerini de kullanmak gerekiyor.