Spor ve genetik alanında çalışmalarıyla bilinen Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Korkut Ulucan, sporcuların dopinge başvurmadan başarılar elde edebileceklerini söyledi. Uygun genetik yapının uygun antreman programı ile birleştiğinde doping alımına gerek kalmayacağını vurgulayan Ulucan, gerçek dopingin kişinin genlerinde gizli olduğunu ifade etti.
Son günlerde ülkemizde arka arkaya yaşanan doping skandalları Türk sporuna ve sporcusuna uluslararası arenada ciddi itibar kaybı yaşattığı bir gerçek. Öyle ki bu skandallar itibar kaybının yanında ciddi cezaları da getiriyor. Dopingle mücadelede WADA (World anti- doping agency) yıllardır sert yaptırımlar ile uğraşmakta ve sonucunda sporculara ve ülkelere büyük cezalar veriyor.
Spor ve genetik alanında önemli çalışmalar yürüten Üsküdar Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Korkut Ulucan erken yaşlarda yapılacak genetik analizlerle sporcuların dopinge ihtiyaç duymadan önemli başarılar elde edebilmelerinin mümkün olduğunu söyledi. Ulucan yaptığı açıklamada;
Kazanma Hırsı Sporcuda Baskı Oluşturuyor
Sporun doğasında olan kazanma hırsı çoğu zaman sporcularda psikolojik baskı oluşturmakta. Kulüplerinin veya çevrelerinin beklentileri kimi zaman kendi beklentilerinin de önüne geçmekte ve bu da sporcuları çoğu zaman sporcu kimliklerinden çıkarmaktadır.
Genetik Testler Dopingin Yerini Alabilir
Hücrelerimizde bulunan genler bizlerin metabolizmasını ve birçok özelliğini belirlemekte. Kaslarımızın çalışma şeklinden kasılmalarına, oksijen tüketimlerinden ortam değişikliklerine adaptasyonları genlerin kontrolünde olmaktadır. Genlerdeki bu değişiklikler günümüzde belirlenebilmektedir. Bu farklılıklara bakılarak bir bireyin ne tarz bir fiziksel aktiviteye yatkın olabileceği ve bireylerin özelliklerine göre de bireysel antreman programları ile sporcu performansları geliştirilebilir.
Genetiğe Uygun Programlarla Başarı Daha Kolay
Bireylerdeki genetik varyasyonlar o bireyin fiziksel davranışları hakkında bilgiler vermektedir. Örneğin bazı genlerimiz kaslarımızın daha yavaş kasılmasına neden olurken başka bir genimiz de kılcal damarlarımızda dilasyona neden olarak kandan dokulara oksijen geçmesini kolaylaştırmaktadır. Bir hücre zarı proteini hücrelerimizde oluşan laktik asidi hücrelerden kana geçmesini sağlayarak yorgunluk hissini artırmakta, bu genin başka bir formu ise laktik asit geçişini yavaşlatmaktadır. Bu gen profillerini barındıran kişiler daha dayanıklı olabilmekte, kendi genetik yapılarına uygun çalışma programları ile kişisel gelişimlerini geliştirebilmektedir.
Erken Yapılan Genetik Analiz Sporcu Gelişimini Hızlandırıyor
Bireylerin hayatlarının herhangi bir evresinde yapacakları genetik testler, hayatları boyunca uygulayacakları hayat şartları hakkında bilgi verebilmektedir. Spor genetik alanında da bu durum böyledir. Erken yaşta yapılacak genetik analizler ile sporcuların gelişimleri çok daha hızlı olabilecektir.
Testlerle Hastalık Tanısı da Konuyor
Sadece spora yatkınlık genleri değil, kardiyovasküler hastalıkların da tanısı da konabilmektedir. Sporcuların rütin testlerle belirlenemeyen bazı problemleri genetik testler ile belirlenebilir. Sporcular yapılarına uygun olmayan sportif aktivitelerde veya antreman programlarında gereksiz zorlamalara maruz kalmaktadır. Bu zorlamalar ise kardiyovasküler sistem üzerinde büyük etki yapmaktadır. Sporculardaki bu tarz hastalıklara neden olabilecek genetik bozukluklar da tespit edilebilmekte ve böylece istenmeyen olayların önüne geçilebilmektedir. Zaten kişiye özel antreman programları bu tarz istenmeyen olayların da önüne geçmektedir. Sonuç olarak uygun genetik yapı uygun antreman programı ile birleştiğinde doping alımına gerek kalmayacak başarılar elde edilebilecektir.