Demir eksikliğine bağlı kansızlık çocukluk ve süt çocukluğu döneminde en sık görülen kan hastalığıdır. Her sosyoekonomik koşulda görülmesine rağmen düzey düştükçe kansızlık artmaktadır. Pek çok çalışma Türkiye'de demir eksikliğinin çok yaygın olduğunu göstermiştir. Ekonomik sorunlar kadar yanlış beslenme alışkanlığının da katkısı bulunmaktadır.
Demir eksikliğinin büyüme gelişme ve beslenmeyle yakın ilişkisi vardır. Diyetteki demirin % 10 nu emildiği için çocukluk döneminde diyetle günlük 8-15 mg demir alınması gerekir. Sağlam ve zamanında doğan bir bebekte depolardaki demir ilk 5-6 aydaki kan yapımı için yeterlidir. Düşük doğum ağırlıklı ve erken doğan bebeklerde demir depoları daha önce tükenir ve diyetteki demir önem kazanır. Yenidoğan ve süt çocuğunun temel besini süttür. Ne yazık ki anne sütü ve inek sütündeki demir miktarı yetersizdir. Anne sütünün en önemli üstünlüğü içerdiği demirin % 49 unun emilmesidir. İnek sütündeki demirin sadece %10'u emilir. Yine de anne sütü alsa bile 6. aydan itibaren demir içeren ek gıdalar başlanmalıdır. Çocukların büyük kısmı ilk 2 yaşta çok süt tükettiği için 6-24 ayda demir eksikliğine sık rastlanmaktadır. Demir emilimini engelleyen gıdaların fazla alımı da eksikliği tetikler. Daha büyük çocuklarda kansızlık görüldüğü zaman demirin yetersiz alımı dışında kan kaybı da düşünülmelidir. Demir eksikliğinde büyüme, motor gelişim, davranış ve bilişsel fonksiyonlar, bağışıklık sistemi, deri ve mukozalarda değişiklikler oluşmaktadır. Solukluk, halsizlik, iştahsızlık, huzursuzluk, sık enfeksiyon çok rastlanan bulgulardır. Demir eksikliği olan hastalar buz ya da toprak gibi değişik maddeler yiyebilirler. Hızlı beyin büyümesinin ve psikomotor becerilerin kazanıldığı süt çocukluğu döneminde demir eksikliği zeka düzeyinde kalıcı düşüklüğe neden olabilir. Demir eksikliğinde önce depo demiri, sonra kan demiri azalır ve arkasından kansızlık eklenir. Türkiye'de demir eksikliğinin mutlaka talasemi (Akdeniz anemisi) taşıyıcılığından ayrılması gerekir. Genelde %2-3 oranında olan bu kansızlık güney bölgelerde %10-15'e ulaşır.Genetik geçişli bir hastalık olduğu için aile taraması önemlidir. Demir eksikliğinde yeterli miktarda demire yanıt hem tanı koydurucudur, hem de tedavide önem taşır. Demir tedavisi sırasında kabızlık ve karın ağrsısı en sık rastlanan yan etkilerdir. Günlük tedavi dozu 6 mg/kg ağız yolu ile alınan demirdir. Demir tedavisi günde 2-3 doza bölünerek öğün aralarında yapılmalıdır. Bu şekilde verildiğinde emilim daha iyi olur ayrıca mide bağırsak sistemi yan etkileri de en aza iner. Nadiren ciddi demir emilimi bozukluğunda enjeksiyon şeklinde de demir tedavisi yapılabilir.