Bahar aylarında sık görülen alerjiler, kışın kapalı ortamlarda daha fazla zamanının geçirilmesi, özellikle ev tozu gibi iç ortam alerjenleriyle maruziyeti artıyor. Yeditepe Üniversitesi Kozyatağı Hastanesi Çocuk İmmünoloji ve Alerji Uzmanı Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, 3 haftadan daha uzun süren burun akıntısı, öksürük ve öksürüğe bağlı hırıltıların 'alerjik' kökenli olabileceğine işaret etti.
"BEBEKLER BRONŞİOLİTE İLERLEYEBİLİYOR"
Bir yaş altındaki bebeklerde sık görülen besin alerjilerinin bronşiolite kadar ilerleyebileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Hülya Ercan Sarıçoban, "Bu, tıpkı polenler veya ev tozu akarları gibi burun tıkanıklığı, burun akıntısı, öksürük, hırıltılı solunum şikayetleriyle kendini gösteriyor.
Bebekler kış aylarında viral enfeksiyonlara daha yatkın oluyor. Geçirdikleri enfeksiyonlar bronşiolite ilerleyebiliyor. Astım ve alerjik rinit gibi hastalıklar, enfeksiyon hastalıklarıyla karıştırılırsa, gereksiz antibiyotik kullanımına ve asıl hastalığın tedavisinin gecikmesine yol açabiliyor" dedi.
BU BELİRTİLERE DİKKAT
Alerjik reaksiyonda, değişik organ ve sistemler farklı derecelerde etkilendiğinden, alerjik hastalıkların belirtilerinin çok farklı şekillerde ortaya çıkabildiğini anlatan Prof. Dr. Sarıçoban, "Solunum sistemi etkilenmesi durumunda uzun süren ve gece artış gösteren öksürük, göğüsten gelen hırıltı, nefes darlığı, burun akıntısı ve tıkanıklığı, aksırık, tekrarlayan orta kulak ve sinüzit sorunları ortaya çıkabiliyor. Dolaşım sistemi etkilenmesi durumunda ise ani gelişen yüzde solgunluk, tansiyon düşmesi ve çarpıntı ortaya çıkabiliyor" diye konuştu.
"KAN VE DERİ TESTİ YAPILIYOR"
Belirtilerin görülmesiyle birlikte hekime başvurulması gerektiği konusunda uyaran Prof. Dr. Sarıçoban, "Belirtiler çocukta görüldüğünde uzman hekime başvurulması gerekiyor. Hekimin yapacağı çeşitli kan ve deri testleriyle alerji tanısı konulabiliyor.
Alerji, kronik bir hastalık olduğundan, akut dönemdeki tedavisi kadar, şikayetin olmadığı dönemde verilen koruyucu tedavi de önem arz ediyor. Tedavinin temeli, alerjiye neden olan etken ya da etkenlerin ortadan kaldırılmasına dayanıyor. Semptomları hafifletmek için de ilaç tedavisinden yararlanılabiliyor" ifadelerini kullandı.
"ANNE SÜTÜ ALERJİDEN KORUYOR"
Çocuklarda alerjik hastalıkların gelişmemesi için anne sütünün çok önemli olduğunun altına çizen Prof. Dr. Sarıçoban, bebeklerin ilk 6 ay mutlaka anne sütü alması gerektiğini belirterek, mümkünse 2 yaşına kadar devam edilmesini önerdi. Çocuğun bağışıklık sisteminin ancak 5 yaş civarında tam olarak gelişebildiğini söyleyen Sarıçoban, "Bu dönemde yapılan çocukluk dönemi aşıları, hastalıklardan korunmada önemli yer tutuyor" dedi.
"FAST-FOOD YERİNE SEBZE VE MEYVEYLE BESLENMELİLER"
Alerjinin okula gitmeyi, spor yapmayı veya günlük aktiviteleri engellemediğinin altını çizen Sarıçoban, kontrol altında alerjik hastalığı olan çocukların, diğer çocuklardan farkı bulunmadığını vurguladı.Sarıçoban sözlerine şöyle devam etti:
"Alerjinin neye karşı olduğunu bilmek, alerji zamanı gelmeden önlemlerini almak, gerekiyorsa alerji koruyucu ilaçları kullanmak gerekiyor. Gereksiz antibiyotik kullanımının önüne geçilmesi ve çocukların fast-food yerine sebze, meyve ağırlıklı beslenmesi önemli.
Çocukların, alerjen ve enfeksiyonlarla daha kolay karşılaşabilecekleri kreş, alışveriş merkezi gibi ortamlara mümkünse erken yaşlarda sokulmaması gerekiyor. Kullanılan vitaminler, bitkisel ilaçlar bağışıklığı zayıf olan çocuğu koruyamıyor. Sık sık el yıkamak da çok önemli."