Doğum sonrasında memesi ve karnı sarkan kadın hastalar, plastik cerrahi uzmanlarının elinde yepyeni bir vücuda kavuşuyor.
Burun ve yüz estetiği alanında yapılan ameliyatların dışında kadınlar en çok 3 nedenden plastik cerrahi uzmanlarının kapısını çalıyor. Meme büyütmek, meme küçültmek ve karın estetiği yaptırmak. Acıbadem Hastanesi Bakırköy’den Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanları meme büyütme talebiyle gelen hastaların iki grupta değerlendirilebileceğini belirtiyor. Bu gruplardan biri, ergenlik çağını yeni tamamlamış ve meme gelişimi yapısal olarak yeterli görünüme kavuşmamış hastalardan oluşuyor. İkinci gruptaki hastalar ise, gebelik sonrası dönemde meme derisi sarkan hastalardan oluşuyor. Kadınlarda sıklıkla gebelik döneminde hormonal nedenlerle memede büyüme oluşuyor. Ancak bu büyüme gebelik sonrasında geriliyor ve meme derisi gevşiyor. Meme büyütme ameliyatı da gevşemiş memenin dolgunlaştırılması için yapılıyor. Birinci grup hastada, meme dokusu yeterli derecede gelişmezken, ikinci grup hastada meme derisindeki gevşeklik nedeniyle meme gergin ve dik değildir. Birinci grup hastada amaç sadece büyütme değiluygun meme görünümünü sağlamaktır. İkinci grup hastada ise yapılan işlem daha çok gevşemiş olan meme derisinin içini bir anlamda doldurmaktır. Meme büyültme ameliyatları prensip olarak meme dokusunun kendisine benzer özellikteki bir materyalle, yani protezle, desteklenmesi ile yapılır. Bu amaçla meme protezleri ya meme dokusunun altına, ya da meme dokusunun arkasındaki kas tabakasının altına yerleştirilir. Ancak hastaların zihnini kurcalayan bir soru hekimlere devamlı soruluyor. Uzmanlar protezin doğru yerleştirildiği takdirde hasta ve partneri tarafından hissedilmeyeceğini söylüyor. Son yıllarda üretilen üst kısmı ince alt kısmı dolgun “damla” şeklindeki protezler daha çok, meme gelişimi yapısal olarak yetersiz olan hastalarda tercih edilmektedir. Bu tercihin nedeni bu grup hastalarda meme dokusunun yeterli gelişmemesi nedeniyle “meme konturu” veya şekli de oluşmamıştır. Damla şeklindeki protezler sadece mevcut meme yapısını büyültmekle kalmayıp memenin alt kısmına daha fazla dolgunluk sağlayarak daha doğal bir meme görünümü sağlamaktadırlar. Meme protezi yerleştirildikten sonra, protezin etrafında vücut tarafından kafese benzeyen bir doku oluşturuluyor. Ancak bazı hastalarda bu kapsül veya kafes şeklindeki yapı çok sertleşebiliyor. Hasta da bundan rahatsız olabiliyor. Uzmanlar bir grup hastada cerrahinin doğru uygulanmasına rağmen "kapsül sertliği" oluştuğuna işaret ediyor. Bu sertlik de hastanın protezi hissetmesine yol açıyor. Çok Büyük Göğüs Ağrı Yapar! Büyük memelere sahip olmak küçük memeli kadınların en büyük hayali. Ancak bu hayal, memesi büyük olan hastalara sadece "ağrı" veriyor. Yaşam konforunun azalması nedeniyle de sorunlara yol açıyor. Günümüzde birçok kadın, doğumun da etkisiyle daha da büyüyen memelerini küçültmek amacıyla hastanenin yolunu tutuyor. Meme küçültme ameliyatları, büyütme ameliyatlarından daha uzun sürüyor. Hastalar hekime daha çok sırt, boyun ağrısı ve postür bozukluğu şikayetleriyle başvuruyor. Memelerin yapısal olarak 16-20 adet üzüm salkımına benzer “meme lobülü”nden oluştuğu düşünülebilir. Meme küçültme ameliyatlarında bu 16-20 adet lobülden 4-5 tanesi çıkarılıyor. Bu ameliyatlarda yeterli ve orantılı bir küçültme sağlamanın yanında meme başının canlılığının ve hissinin korunması çok önemlidir. Uzmanlar meme küçültme ameliyatı yapılırken meme başının beslenmesini sağlayan damarların ve bu bölgedeki sinirlerin korunmasının son derece önemli olduğunu belirtiyor. Hastaların plastik cerrahi uzmanlarına çok büyük beklentilerle gelmemesi gerektiğini ifade eden uzmanlar D cup boyutlarındaki bir memenin estetik operasyonla ancak B veya C cup ölçüsüne getirilebildiğini söylüyor. Çünkü büyük bir meme çok fazla küçültüldüğü zaman meme başı riske atılmış oluyor. Meme küçültme ameliyatların 3-4 saat sürdüğünü ve genel anestezi altında yapıldığını kaydeden hekim buna karşılık meme büyütme ameliyatı 1-2 saatte bittiğini belirtiyor. Memeyi küçültürken tüm dokunun şekillendirilmesi gerektiğini vurgulayan Dr.İhsan Başaran, bu nedenle özenli olmanın önemli olduğuna değiniyor. Dikleştirme Kadınların "meme"lerine ilişkin kaygıları, sadece meme büyütme ve küçültme operasyonlarıyla giderilmiyor. Memelerinin daha dik bir görünüşe sahip olmasını isteyen hastalar da oluyor. Bu ameliyatlarda eskiden "askı dikiş" kullanılırken, uzun dönemde iyi sonuç alınmaması nedeniyle bugün meme dikleştirme ameliyatlarında protez kullanımının daha sık olduğunu belirtiyor. Sarkmış memenin fazla derisi alınarak eksik bölgeler protez yardımıyla dolduruluyor. Meme dikleştirme operasyonu için daha çok 30-40 yaş grubundaki kadınların yanısıra, gebelikten sonra memesi sarkmış kadınlar başvuruyor. Gebelikten sonra memeleri hormonal nedenlerle aşırı gerilen ve derin çatlaklar oluşan kadınlar için ise, tıp henüz etkili bir çözüm bulamamış görünüyor. Gebelik sırasında hormonal nedenlerle büyüyen meme dokusu üzerini örten deride gerilmeye neden olur. Gerginliğin aşırı olduğu veya derinin “kollojen örgüsü”nün zayıf olduğu durumlarda kollojen lifler arasında kırılmalar, diğer bir ifadeyle deride çatlaklar oluşur. Bu çatlakların çok az sayıda ve oldukça geniş olanlarının cerrahi olarak onarılması kısmen mümkün olsa da daha sık görülen durum, bu çatlakların yaygın olduğu durumlardır. Bu tür çatlaklarda cerrahi bir tedavi oluşturacağı yara izleri nedeniyle önerilmiyor.