Dr. Karadağ, böbrek taşlarının böbreğin çıkış kanallarını tıkayarak, kanal gerisinde idrar birikmesine ve zamanla idrar üreten sağlıklı böbreğin kaybına yol açtığı kaydedildi. Böbrek taşlarının toplumda sık görüldüğünü ve kronik hastalık olarak kabul edildiğini belirtti.
Karadağ, hastalığın temelinde birçok metabolik faktörün olduğunu, idrarın asit-baz dengesini değiştirerek kristal oluşumuna ve bunların birbirlerine yapışarak daha büyük hale gelmelerine neden ollduğunu belirterek, sözlerine şöyle devam etti: “Metabolik değişikliklere yol açan en önemli etmen genetik faktörlerdir. Ailesinde, birinci derece akrabalarında böbrek taşı hikayesi olan bireyler, olmayanlara göre daha fazla risk altındadır. Ailesinde böbrek taşı hikayesi olan insanların belli aralıklarla doktor kontrolüne giderek, basit idrar tahlili ve böbrek fonksiyonlarını gösteren kan tahlillerinden yaptırmaları gerekiyor. Bu tahliller, sinsi bir hastalık olan böbrek taşlarının bireyde erken tespit edilmesine ve böbreğin fonksiyonunun korunmasını sağlıyor.” Karadağ, vücuttaki belirtilerin iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtirken, böbrek taşı rahatsızlığının “Sağ veya sol yanda devamlı ağrı hissi”, “Kasıklara vuran ağrı” ve “İdrarda yanma hissi ve kanama”ya yol açtığını anlatarak, şöyle dedi: “Tüm bu belirtiler, böbrek veya üreter (böbrek ile idrar torbasının birbirine bağlayan organ) taşlarının habercisi olabiliyor. Bu belirtileri önemsiz saymak, zamanla geçer demek düşebileceğimiz en önemli yanlışlardan biri. Belki de basit olarak tedavi edilebilecek bir taşı yok sayarak, böbreğimizin fonksiyonlarının geri dönüşsüz kaybına yol açabiliyoruz.” Dr. Mert Ali Karadağ, böbrek taşından korunmak için şu önerilerde bulundu; Böbrek taşlarından korunmak için yeterli miktarda su tüketmek büyük önem taşıyor. Yeterli miktarda su içilmesi idrar oluşumunu artırarak, böbrek ve kanallarının devamlı yıkanıp kristallerin üstüste toplanmasına engel oluyor. Bunların da kolayca vücut dışına atılmasını sağlıyor.