Dünyamızda sağlık için en temel iki öğe temiz su ve aşıdır. Bu ikisinin yanında direncimizin yeterli olabilmesi için dengeli ve yeterli beslenmemiz, sanitasyonumuzu optimum düzeye getirmemiz gereklidir.
Bağışıklık bebeğin doğumu ile başlayan sürecin başlangıcıdır. Dış ortamla karşılaşan bebek için en önemli koruyucu elbette ki anne sütüdür. Hatta ilk 3 - 4 günde salgılanan ve ağız olarak adlandırılan sarımsı, kıvamlı süt bebeğin ilk doğal aşısı olarak kabul edilmekte ve mutlaka çocuğun emmesi istenmektedir. İçerdiği besleyici ve koruyucu maddelerden dolayı anne sütü alan bebekler alerji, bronşit, bronşioilit, menenjit, kulak hastalıkları, kusma, ishale karşı koruma şemsiyesi altına girmiş olurlar. Ayrıca sindirimi kolay olduğu için gaz, kabızlık, karın ağrısı, rahatsızlıkları en aza iner. Salınımı ve içeriği bebek ay yaşına göre değişik formülasyondadır. Örneğni erken doğanlar için içerik daha farklıdır. Bebek anne ilişkisi ile ruhsal rahatlıkla bağışıklıkta psikolojik rol oynar. Bütün bu nedenlerden dolayı ilk 6 ay anne sütü ve mümkünse 2 yıl emzirme Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilmektedir. Beslenme bozuklukları bağışıklık sisteminin çalışmasını baskılar ve hastalık sıklığında artışa neden olur. Hastalıklarla ortaya çıkan iştahsızlık, ishaller emilim bozuklukları,sıvı yetersizliği de sistemi olumsuz etkileyen kısır döngüye neden olmaktadır. Ortaya çıkan sorunları şöyle özetlemek mümkün;