Memorial Ataşehir Hastanesi Üroloji Bölümü’nden Prof. Dr. Tibet Erdoğru, da Vinci robotik cerrahi yöntemiyle kadınlarda mesane sarkması ve idrar kaçırma sorunlarının tedavisi hakkında bilgi verdi.
Çok sayıda doğum yapmak ya da zor ve müdahaleli doğumlar menapoz sonrası idrar kesesini asan kasların (pelvik taban kaslarının) gevşemesiyle veya rahim alınmasından (histerektomi) sonra mesanedeki sarkma sonucu idrarı depolama ve yapmayla ilgili sorunlar başlamaktadır. Bunlar sık sık tuvalete çıkma, tuvalete yetişememe, gece tuvalete kalkma, idrarda yanma gibi şikayetlere neden olur. Mesanedeki sarkmaları biz 4 dereceye ayırarak sınıflandırıyoruz. Birinci ve ikinci derece mesane sarkması leğen kemiğinin tabanındaki kasların egzersizleri ve günlük hayatta yapılan bazı değişiklikler ile tedavi edilebilir. Ancak, üçüncü ve dördüncü derecedeki mesane sarkmaları çok ciddi olup, cerrahi tedavi gerekmektedir. "Da Vinci robotik cerrahi” tıp dünyasında ileri teknoloji ürünü olarak biliyor ve yoğun olarak ABD'de olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde yaygın şekilde kullanılıyor. Uzun yıllardır mesane sarkması ameliyatları açık yöntem ile yapılmaktaydı. Bu ameliyat sonrasında hastanın karnında büyük bir ameliyat izi kalmakta, ameliyat sonrası dönemde fazla ağrı çekilmekte, günlük hayata ve işbaşına dönmek için uzun süre geçmesi gerekmekte idi. Bunun yanında zamanımızda hazneden yapılan asma ameliyatları da çok etkili olmamakta ve yıllar içinde sarkma tekrar meydana gelmekte ve başarısızlıkla sonuçlanabilmektedir. Son yıllarda erkeklerdeki prostat kanseri ameliyatlarını yapan, da Vinci robot tekniği artık kadınlarda mesane sarkmasının tedavisinde de başarılı şekilde uygulanmaktadır. Robotun gözleri ile 3 boyutlu görüntü alınabilmekte ve vücut içindeki robot kolların insan elini taklit eden hareket kabiliyeti ile mesane sarkması kesin olarak giderilmekte, idrar tutma mekanizması daha iyi onarılmakta aynı zamanda hastada ameliyat izi olmamaktadır. “da Vinci robot” ile ameliyat sonrası dönemde ameliyata bağlı şikayetler çok az olurken, iyileşme süresi ve günlük yaşama dönme süresi çok kısalmakta ve bu avantajlar ile başarı oranı %95’leri bulmaktadır. Kadınların büyük bir çoğunluğu bu sorun yüzünden doktora gitmekten utanıyor ve çekiniyor. İdrar kaçırma tanısı konulan hastaların yüzde 70'i başka bir sebepten dolayı doktora geliyor. Çünkü hastalar hem bu sorundan utanıyor hem de 'çok doğum yaptım, menopoza girdim artık bu benim yaşamımın bir parçası' diye düşünerek kendi yaşam kalitelerini düşürüyorlar. Oysaki bu kesinlikle doğru değil. Kadınların hiçbir şekilde bundan çekinmeden utanmadan bunun bir rahatsızlık olduğunu bilerek doktora danışmalarını öneriyoruz. Bu hastalığın tanısının konulması bir muayene süresi içinde biter. İdrar kaçırma tanısı için yapılan muayenelerin hiçbiri utanılacak ya da zorlanılacak muayeneler değildir.