Baş ağrısı kadın, erkek herkesin en çok şikayet ettiği sorunların başında geliyor. Öyle ki baş ağrısı şikayeti ile gelen hastaların adedi, genel ağrı şikayeti ile müracaat eden grubun % 40’ını temsil ediyor. Yapılan bir araştırma gelişmiş ülkelerde tüm kadınların %18’inin, erkeklerin ise % 6’sının bir baş ağrısı problemi yüzünden doktora müracaat ettiklerini ortaya koyuyor.
Baş ağrısı sadece fiziksel yorgunluğun da sonucu değil aynı zamanda bazı hastalar için beyin tümörünün habercisi. Bu açıdan baş ağrısını önemsemek ve zaman kaybetmeden gerekli tedaviye başlamak şart. İşte bu sebepten dolayı birçok hastanede spesifik baş ağrısı üniteleri hizmet veriyor. Baş ağrısı olgusu o kadar yaygın ki, özellikle batı dünyasında pratisyen hekimden başlayan ve dahiliyeci, ortopedi, K.B.B., oftalmoloji ile devam eden ve nöroloji ile sonlanan bir hekim yelpazesi tarafından görülüp tedavi edilmeye çalışılıyor. Spesifik baş ağrısı üniteleri kuruluyor. Amaç nörolojik bir hastalığı nörolojiden ayırmak olmayıp genel bir kaostan kurtarmaktır. Baş ağrıları primer ve sekonder olmak üzere iki ana gruba ayrılıyor. Sekonder tip baş ağrıları beyinde gelişen ve gözle görülebilen makroskopik bir sebebe ya da vücutla gelişen sistemik bir hastalığın göstergesi. Primer tip baş ağrıları ise makro veya mikroskopik yardıma teşhis metodları ile belirlenemeyen sebeplere bağlı olan baş ağrıları. Bu ağrı tipine migren, gerilim baş ağrısı örnektir. Primer-sekonder ayırımı süratli bir şekilde yapıldıktan sonra en uygun tedaviye karar veriliyor. Tedavide Önemli Noktalar Bir baş ağrısının primer tipte olduğunu belirlendikten sonra tedavisi ve takibi genelde uzun bir yaklaşım gerektiriyor. Bu süreç içinde başarıyı yakalamak için dikkat edilmesi gereken ayrıntılar;