Dr. Hastane.Com.Tr Doktoru Hastane.com.tr
Böbrekler bel kemiğinin iki yanında, kaburgaların hemen altında yer alan, yumruk büyüklüğünde, fasulyeye benzeyen bir çift organdır. Başlıca işlevleri kanın fazla suyunu ve artık maddelerini süzmektir. Bu maddeler idrar şeklinde ureter denilen kanallarla böbrekten mesaneye (sidik torbasına) aktarılır ve buradan da uretra yolu ile dışarıya atılır. Böbrekler aynı zamanda 3 önemli hormonu da üretirler. Bunlar kemiklerde kırmızı kan hücrelerinin üretimini harekete geçiren eritropoetin; kan basıncını düzenleyen renin ve sağlıklı kemikleşme için gerekli olan D vitamini.
Böbrek Taşı Nedir?
Henüz tamamen anlaşılamamış bazı sebeplerle normal idrarın içeriğinde bulunan özellikle ürik asit ve kalsiyum gibi maddeler kristalleşerek böbrek içinde taş olarak adlandırılan yapıları oluştururlar. Tıbbi adı Nefrolitiazis dir. Oluşan bu taşlar golf topu kadar büyük olabileceği gibi kum tanesi kadar küçükte olabilirler. Düzgün yuvarlak, sivri, asimetrik vs. çeşitli şekillerde olabilirler. Çoğu taş sarı-kahverengi renklerdedir. Ancak kimyasal bileşimine göre bronz rengi, altuni veya siyah renkli taşlar da olabilir.
Bazı taşlar hiç belirti vermeden böbrekte kalabilirler. Bazıları ise ureterler, mesane ve uretra boyunca yer değiştirirler ve idrarla dışarı atılabilirler. Küçük olan taşlar herhangi bir belirti vermeden veya çok az bir rahatsızlıkla dışarı atılabilirken daha büyük olan taşlar çok şiddetli ağrılara sebep olabilirler. Bazende idrar geçişini önleyebilen tehlikeli tıkanıklıklar oluşturabilirler.
Görülme Sıklığı:
Oldukça sık görülen bir hastalıktır. Erkeklerin % 10-15 i, kadınların ise ortalama % 5 inde görülür. İlk olarak genellikle 20-30 yaşlarında ortaya çıkar. Özellikle erkeklerde bir kez taş oluşmuş erkeklerin 2/3 ünde ortalama 9 yıl içinde taş tekrarlamaktadır.
Sebepleri:
Böbrek taşını oluşturan sebepler kesin olarak bilinmemektedir. Bazı araştırmacılar içilen suyun çok fazla sert (kalsiyum sulfat içeriği fazla) veya çok fazla yumuşak (sodyum karbonat içeriği fazla) olmasının etki edebileceğini söylemektedirler. Aşırı alkol tüketimi, gut hastalığı da aşırı taş oluşumuna sebep olabilir. Bazı araştırmacılar ise aşırı sıvı kaybına neden olan sıcak iklimlerde böbrek taşının daha sık rastlandığını, bir başka grup birtakım özel yiyeceklerin böbrek taşına neden olduğunu iddia etmektedir.
Supersaturasyon (Aşırı Doygunluğa Bağlı Kristalleşme) Teorisi:
En yaygın teoridir. Vücudun susuz kalmasına bağlı olarak idrar daki sıvı oranı ile çözünen katı maddeler arasında dengesizlik oluştuğuna inanılır. Bu çözünmüş artık maddeler ile aşırı yüklenen idrar bir noktada doygunluğa uğrar ve bu noktadan sonra artık maddeler yavaş yavaş birikerek kristalizasyona ve taş oluşumuna sebep olur. Bu nedenle taş oluşumunu engellemek için çok miktarda su içilmesi önerilir.
İnhibitörler:
Normal idrar kristalleşmeyi engelleyen inhibitörleri içermektedir. Bir teoriye göre bazı kişilerde bu inhibitörler yeterli görevi yapamamakta, kristalleşmeyi ve dolayısıyla taş oluşumunu engelleyememektedir.
Böbrek Taşlarının Tipleri:
Böbrek taşları kimyasal içerik olarak farklılıklar gösterir.
Kalsiyum Taşları:
Tüm böbrek taşlarının yaklaşık % 70-80 i ya kalsiyum oksalat, veya kalsiyum fosfat ya da her ikisinin bileşiminden oluşur. Kalsiyum diş ve kemik sağlığında önemli rol aynar ve normal diyette bulunur. Kalsiyumun fazlası idrar yolu ile ile vücuttan uzaklaştırılır. Kalsiyum taşları da hiperkalsiüri (idrarda aşırı kalsiyum bulunması) li kişilerde oluşmaktadır.
Kalsiyum taşı oluşan hastaların % 40 ında sebebi bilinmeyen ailevi geçişli kalsiyum metabolizması bozukluğu vardır. Ender olarakta kalsiyum metabolizmasını harekete geçiren parotiroid hormonunu aşırı miktarlarda üreten paratiroid bezi tümörü sebep olmaktadır. Furasemid gibi diüretikler, kalsiyum bazlı antasitler ve steroidler de hiperkalsiüri ye neden olabilmektedir. Aynı zamanda bazı barsak hastalıkları, A ve D vitamininin çok yüksek miktarlarda alınması, et, tavuk, balık gibi yiyeceklerin aşırı alınması da sebep olabilmektedir.
Diyette B vitamininin çok az veya C vitamininin çok fazla olması ile kalsiyum oksalat taşlarının oluşumu arasında bir ilişki kurulmaktadır.
Ürik Asit Taşları:
Ürik asit vücutta protein yıkımı sonucu normal olarak oluşur ve idrarla atılır. Ancak bazı kişilerde özellikle erkeklerde ürik asit böbreklerde ve eklem yerlerinde birikebilir. Eklemlerde ürik asit birikmesi ailevi geçişli olan gut hastalığında görülür. Böbreklerde birikmesi ile de ürik asit taşları oluşur.
Böbrek taşlarının % 5-23 ü (özellikle çoğunlukla erkeklerde olmak üzere) ürik asit taşlarıdır. Ürik asit taşlarında genetik faktörlerin de rol oynadığı öne sürülmektedir. Yüksek proteinli (özellikle et ürünleri fazla) diyet alanlarda ürik asit taşı oluşma olasılığı artmaktadır.
Enfeksiyon Taşları:
Tüm taşların yaklaşık % 20 sini oluştururlar. İdrardaki ürenin bakteriler tarafından bozulması ile asidikleşen idrarda oluşan amonyak ve magnezyumun kristalleşmesi enfeksiyon taşlarına neden olmaktadır. Üriner sistem enfeksiyonu geçirmeye daha yatkın olan kadınlarda erkeklere oranla daha sık rastlanmaktadır.
Sistin Taşları:
Sistin sinir kas ve bazı dokuların yapı taşlarından olan aminiasitlerden biridir. Ender görülen ailevi bir hastalık olan sistinüri de böbrekler de sistin taşları oluşur. Tüm taşların % 1-2 sini oluşturmaktadır.
Belirtiler:
Böbrek taşları zaman içinde yavaş yavaş oluşurlar. Zaman zaman küçük belirtiler verebilirler. Ancak belli bir boyut ve pozisyona ulaştığında ani olarak belirtiler ortaya çıkar.
Henüz yeterince büyük olmayan ve böbrek fonksiyonlarına zarar vermemiş " sessiz" olan taşlar rutin röntgen incelemesi esnasında ortaya çıkabilir. Bazen bu sessiz taşlar böbrek fonksiyonunu bozana kadar fark edilemeyebilir ve böbrekte kalıcı hasarlar oluşabilir.
Bazen sırt ağrısı, kas ağrısı sanılabilen küçük belirtiler verirler. Bu tür hastalarda sık sık idrar yolları enfeksiyonu gelişir.
Ancak en klasik belirtisi taşın bulunduğu bölgede yaptığı irritasyona veya tıkanıklığa bağlı olarak oluşan ve renal kolik adını alan şiddetli ağrılardır.
Renal kolikte ağrı aniden, genellikle gece veya sabaha karşı gelir. Akut apandisit veya barsak kökenli ağrılarla karışabilir. Ağrı belde, iki yanda veya mide bölgesi ve kasıkta başlayabilir. Erkeklerde testislere veya penise yayılabilir. Ağrı ile birlikte mide bulantısı, kusma, titreme, ateş görülebilir. Hasta huzursuzdur. Bir oturur, bir kalkar. Şiddetli idrar yapma isteği ve idrar yaparken yanma oluşur.
Böbrek taşlarında görülen bir diğer klasik belirti ise hematüri olarak adlandırılan idrara kan hücrelerinin karışmasıdır. Bu kan hasta tarafından çıplak gözle görülebileceği gibi ancak mikroskopla görülebilecek tarzda az da olabilir. İdrar genellikle koyu renkli, bulanıktır ve bazen kokulu olabilir.
Tanı:
Genellikle şikâyetlerinizi dinleyen doktor idrar da kan hücrelerinin de görülmesi ile tanı koyabilir. Şikâyetlerin taş nedenli olduğunu doğrulamak üzere röntgen tetkiki veya ultrasound tetkiki isteyecektir. Böylece taşın boyutu, şekli ve yeri konusunda bilgi sahibi olacaktır. Kan ve idrar tahlilleri ile de taşın kimyasal yapısı, idrarda kan olup olmadığı ve enfeksiyon bulunup bulunmadığı hakkında bilgi sahibi olacaktır.
Yapılacak röntgen tetkiki direk karın filmi veya İVP adı verilen ve damardan bir ilaç verilerek gerçekleştirilen özel bir röntgen olabilir.
Tüm taşlar röntgen filmi ile görülemez. Bu gibi taşların görülmesinde ultrasound yararlı olacaktır. Ancak ultrasoundda da çok şişman hastalarda ve 3 mm nin altındaki taşlarda başarılı sonuçlar alınamayabilir.
Röntgen filminde diğer kemik yapıları ile karışan taşlarda kompüterize tomografi istenebilir.
Korunma:
Bol Su İçin:
Daha önce taş düşürmüş kişilere tekrar taş oluşumunun engellenmesi için bol su içmesi önerilir. Özellikle sıcak yaz günlerinde içilen su miktarının arttırılması gerekir.
İdrarda kristalizasyonun engellenebilmesi ve taş oluşumunun engellenebilmesi için en azından 8 bardak su içilmesi gerekir. Hastalar çıkardıkları idrarın renginden aldıkları sıvının yeterli olup olmadığını anlayabilirler. İdrarın renginin açık olması suyun yeterli olduğunu, koyu olması ise yetersiz olduğunu gösterir.
Ayrıca bol su içilmesi idrar yolları enfeksiyonlarını da önleyici bir rol oynar.
Diyetinizde Kalsiyum ve Oksalat Miktarlarını Kısıtlayın:
Daha önce taş düşürmüş bir kişinin idrar testlerinde kalsiyum oranı yüksek çıkıyorsa diyetindeki kalsiyum ve oksalatı kısıtlamalıdır. Kalsiyum içeren antasitleri kullanmamalı, kalsiyum içeren süt ve süt ürünlerini kısıtlamalıdır. (son zamanlarda bu konu tartışmalı hale gelmiştir.) Ayrıca çay, kahve, çikolata, fıstık, ıspanak, pancar gibi oksalat içeriği yüksek gıdaları da kısıtlamakta fayda vardır.
Ancak diyetteki kalsiyumun azaltılması her hastada yararlı olmayabilir. İdrarında oksalat miktarı artmış kişilere kalsiyum tavsiye edilebilmektedir. Her hasta da koşulların değişik olacağı göz önüne alınmalı, diyet doktorunuz veya diyetisyen tarafından ayarlanmalıdır.
Et ve Et Ürünlerini Azaltın:
Bu sadece taş oluşmasını engellemekle kalmaz genel sağlığınız açısından da olumlu etki yapar. Hayvansal proteinlerin azaltılması vücuda kalsiyum girişini ve ürik asit atılımını azaltacaktır.
Tuz Tüketimini Azaltın:
Tuz idrara çıkan kalsiyumu arttırır. Ayrıca hipertansiyon riskini de azaltmış olursunuz.
Bu tavsiyeler, genel bilgilerdir. Fakat unutmayınız ki, özel rahatsızlığınız için en iyi tavsiye, şikâyetlerinizi dinleyen ve sizi muayene eden doktorunuzun tavsiyesidir.