İnsanlık tarihinin yüz karası verem, modern çağda da peşimizi bırakmıyor!
Dünyada son yirmi yılda tüberkülozun sürekli artış gösterdiğine dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Bülent Kolaçan uyarıyor: Verem savaşı süreklilik gösterilmesi geren bir durumdur. Aksi takdirde 21. yüzyılda da vereme kurban vermeye devam ederiz.
Medical Park Elazığ Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Bülent Kolaçan, tarihin tozlu raflarına kaldırılamayan, günümüz insanının da peşinin bırakmayan verem hastalığıyla ilgili bilgiler verdi ve uyarılarda bulundu:
Halk arasında ‘verem’ olarak tabir edilen tüberküloz; mycobacterium tübercülosis basilinin yaptığı sistemik bir hastalıktır. Avrupa ve Kuzey Amerika’da 1700’lü yıllarda büyük salgınlar yaptı. Avrupa’da Sanayi Devrimi döneminde birçok insan tüberküloz nedeniyle hayatını kaybetti.
1800’lü yıllarda Avrupa’nın doğusu ile Rusya ve Asya’ya, 1900’lü yıllarda Afrika’nın ve Amerika’nın güneyine yayıldı.
Bugün de Güney Afrika’da HIV yani AIDS ile birlikte büyük epidemi (salgın) oluşturmuştur. Nüfusun yoğun olduğu Hindistan, Çin ve diğer Güney Doğu Asya ülkelerinde epidemi sürmektedir. Sovyetler Birliği’nde 1991 yılındaki ekonomik çöküntü sonrasında hastalık insidansı ve mortalitesi artmıştır. Standart tedavi yapılamaması ve ilaç eksiklikleri neticesinde dirençli tüberküloz basilleri gelişmiştir.
Dünyada son 20 yılda tüberküloz sürekli artış göstermektedir. Bunun nedenleri; tüberküloz kontrolü ile ilgili programların zayıflatılması, tüberküloz kontrolüne gerekli önemin verilmeyişi, HIV ve dünya nüfusunun artışı olarak sıralanabilir.
Dünyada her yıl 8.8 milyon yeni tüberküloz vakası görülmekte ve yine her yıl 1.6 milyon kişi bu hastalık nedeniyle ölmektedir. Ülkemizde 1950’lerde yaygınlaştırılan verem savaşı ve BCG aşı kampanyaları ile tanı ve tedavinin daha iyi yapılması sayesinde hastalık hızla gerilemiştir. Dispanserlerde 2005 yılında 20 bin 500 tüberküloz hastası olduğu kaydedilmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü'nün Stratejisi
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) günümüzde tüberküloz stratejisini şu şekilde sıralamıştır:
Kaliteli doğrudan gözetimli tedavi
Tüberküloz – HIV ve çok ilaca dirençli tüberkülozla mücadele
Sağlık sistemini güçlendirme
Sorumluluk taşıyan bütün ilgililerin katılımı
Hastaları ve toplulukları güçlendirmek
Araştırmayı kolaylaştırmak ve desteklemek.
Hastalığın Belirtileri
Tüberküloz hastalılığının semptomları yavaş gelişir (sinsidir). En sık rastlanan bulgular; öksürük, halsizlik, iştahsızlık, zayıflama, çocuklarda kilo alamama, gece terlemesi, balgam, ses kısıklığı, nefes darlığı, bazen hastalarda kan tükürme (hemoptezi) olabilir.
Tanı Yöntemleri
Hastanın şikâyetleri, genel durumu, fizik muayenesi ve akciğer filmi bulguları ile tüberküloz hastalığı şüphesi olabilir. Bakteriyolojik olarak basilin gösterilmesi ile tanı kesinleşir. Bunun için üç gün sabah balgamı incelenir.
Balgam çıkaramayan hastalarda uyarılmış (indükte) balgam alınmalıdır. Bazı hastalarda mide suyunda basil araması yapılabilinir. Hiçbir şekilde balgam alınamazsa bronkoskopik lavaj yapılabilinir. Bazı vakalarda biyopsi ile tanı konulabilinir.
Laboratuvar Süreci
Balgam yaymasının incelenmesi ile ARB aranması ARB görülmesi bulaştırıcılığın fazla olduğunu gösterir. Bazı vakalarda tüberküloz kültürü yapılır. Özel besi yeri kullanılır.1-2 ayda üreme olması beklenir. Üreme olmazsa tüberküloz değildir. Ayrıca tüberkülozda anemi, eritrosit sedimantasyon hızında ve CRP de yükselme ve trombositopeni görülebilir.
Tedavi Nasıl Yapılır?
Tüberküloz tedavisinde, basilin duyarlı olduğu ilaçlar bir arada kullanılır. Yeterli süre tedavi edilmelidir, tedavi uzun süreceği için hastanın tedaviye uyumunu sağlamak çok önemlidir.
Türkiye’de tüberküloz hastalığı tedavi rejimleri, 1996 Verem Danışma Kurulu’nda belirlenmiş ve halen değişikliğe uğramamıştır. Buna göre; 1 günlük ilaçların tümü tek seferde ve açken alınmalıdır. Tedavide 2 dönem vardır; başlangıç ve devam dönemi.
Başlangıç döneminde basil yükü fazla olduğu için 4 ilaç kullanılır. Başlangıç dönemi tedavisi en az 2 ay olmak üzere, balgam temizlenene kadar ve ilaç duyarlılık testi istenmiş ise sonucu çıkana kadar sürdürülür. Sonra devam tedavisine geçilir. İlaç sayısı azaltılır. Genellikle İNH, RİFAMPİSİN verilir. İlaçlara direnç varsa ilaç sayısı azaltılmaya bilinir.