İstanbul Üniversitesi (İÜ) İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oral Öncül, reçete bilgi sistemine göre geçen yıl Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde antibiyotik kullanımının yüzde 55'lere ulaştığını belirterek, "Türkiye'de hastalara yazılan reçetelerin yüzde 40'ında antibiyotikler yer almakta. Türkiye'de gereğinden çok fazla antibiyotik kullanılıyor" dedi. Öncül, 18 Kasım Avrupa Antibiyotik Farkındalık Günü dolayısıyla Türk Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği'nde (KLİMİK) AA muhabirine yaptığı açıklamada, antibiyotiklerin en yaygın kullanılan ilaç türü olduğunu belirtti. Antibiyotik kullanım oranının yüksek olmasının başlıca nedenlerinin "bu tür ilaçlara kolay ulaşılması, tedavi edici özelliklerinin yüksek olması ve hekimler tarafından kolayca reçete edilmesi" olduğuna işaret eden Öncül, Türkiye'nin Avrupa ülkeleri arasında antibiyotiklerin en yaygın kullanıldığı ülke olduğunu bildirdi. Öncül, "Geçen yıl reçete bilgi sistemine göre, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde antibiyotik kullanımı yüzde 55'lere ulaştı. Türkiye'de hastalara yazılan reçetelerin yüzde 40'ında antibiyotikler yer almakta. Türkiye'de gereğinden çok fazla antibiyotik kullanılıyor. Bu durum her yıl sağlık alanında oldukça ciddi maddi kayıplara neden olmakta ve bu alanda yapılacak birçok yatırım ve politikanın önüne geçmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
"Batıda bu işe önem veriliyor"
Aynı zamanda Antibiyotik Direnci Çalışma Grubu Başkanlığı da yapan Öncül, birçok batı ülkesinde antibiyotiklerin gereken durumlarda, gereken doz ve sürelerde kontrollü şekilde kullanımına dayanan "Antibiyotik Yönetimi Programları" uygulandığını vurgulayarak, şöyle devam etti: "Antibiyotikler, gelişmiş ülkelerde reçete dışında satışı olmayan ve kullanımı kontrol altında tutulan ilaçlardır. Ülkemizin de içinde bulunduğu reçetesiz antibiyotik satışlarının söz konusu olduğu ülkelerde, antibiyotiklere ulaşım son derece yaygındır. Bu ilaçların hekim önerisi olmaksızın yaygın kullanımı, ciddi sorunlara zemin hazırlamaktadır. Antibiyotiklerin aşırı ve gereksiz kullanımı, yalnızca kullanan kişiyi değil, aynı zamanda toplumu ve hatta tüm insanlığı ilgilendiren bir sorundur. Diğer ilaçlardan farklı olarak mikroorganizmalar antibiyotiklere karşı direnç kazanabilmektedir. Direnç kazanan mikroorganizmalar antibiyotiklerden etkilenmezler. Gün geçtikçe artan antibiyotik direnci, enfeksiyonların tedavisi için son derece önemli olan bu silahlarımızın sayısını da azaltmaktadır."
"Mikroorganizmalar, antibiyotiklerin çok kullanılmasıyla direnç kazanır"
Öncül, mikroorganizmaların hemen her antibiyotiğe direnç kazanabileceğini, antibiyotiklere dirençli mikroorganizmaların, hastalar, hastaneler ve hatta ülkeler arasında yayılma gösterebileceğini ifade ederek, antibiyotiklerin toplum kaynaklı enfeksiyonlarda gereksiz kullanımıyla ortaya çıkan antibiyotik direncinin aynı zamanda hastane ortamında bulunan bakterileri de etkilediğinin altını çizdi. Prof. Dr. Öncül, "Dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların hastaların hastanede daha uzun süre yatmak zorunda kalmasına, hastane ortamında daha fazla antibiyotik kullanılmasına, ciddi maliyet artışlarına ve en önemlisi daha fazla hastanın yaşamını yitirmesine neden olmaktadır. Olayın ürkütücü bir başka boyutu da antibiyotik seçeneklerinin artan direnç nedeniyle yakın bir gelecekte tükenecek olmasıdır" diye konuştu. İlaç sektörünün yeni antibiyotik geliştirme çalışmalarının gelişen dirençten dolayı oldukça yavaşladığına vurgu yapan Öncül, tedavi edebilen antibiyotiklerin koruma altına alınması gerektiğini dile getirdi.
"Antibiyotikler doğayı korur gibi korunmalı"
Ortaya çıkan tablonun var olan antibiyotiklerin korunabilmesi amacıyla gerekli olduğu durumlarda ve özenle kullanılmasını zorunlu kıldığını aktaran Öncül, antibiyotiklerin gelecek kuşakların gereksinimlerini karşılayabilecek ölçüde "doğa" gibi korunması gerektiğini söyledi. Öncül, toplum genelinde hemen herkese düşen önemli görevler bulunduğunu kaydederek, "Antibiyotik Yönetim Programı ülke genelinde bir sağlık politikası olarak uygulanmalı, bu amaçla antibiyotiklerin reçetesiz tüketimi ve elden satışları engellenmeli, tüm kamuoyunda konuyla ilgili farkındalık oluşturulmalıdır. Antibiyotiklerin doğru kullanımı konusunda sağlık çalışanları ve halk bilgilendirilmeli, gereksiz kullanımın ortadan kaldırılması amacıyla görsel ve yazılı basın desteği alınmalıdır. KLİMİK'in yaptığı gibi ulusal uzmanlık kuruluşlarınca, her daldan hekime yönelik olarak Antibiyotik Yönetim Programı eğitimleri düzenlenmeli ve antibiyotiklerin hekimlerce akılcı kullanımı sağlanmalıdır. Hastalar kendilerine yazılan antibiyotiklerin gerekliliği konusunda hekimi sorgulamalı ve hastaların gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmaları sağlanmalıdır. Ulusal sürveyans ağıyla antibiyotik reçeteleme oranları ve kullanım indikasyonları izlenmeli, sonuçlar hekimler ve kamuoyuyla paylaşılarak gereksiz kullanımı önleyici eğitim faaliyetleri düzenlenmelidir" şeklinde konuştu.