CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin raporuna göre; 22 yılda 2 milyon 88 bin 925 kız çocuğu doğum yaptı. Bu çocukların 21 bin 87'si 15 yaşının altındaydı.
CHP İstanbul Milletvekili ve Parti Meclisi üyesi Gamze Akkuş İlgezdi'nin 2001-2022 yıllarını kapsayan "Çocuk Gebelik Raporu"na göre; Türkiye'de son 22 senede 19 yaş altı doğum yapan kız çocuğu sayısı 2 milyon 88 bin 925 oldu. 2001-2022 yılları arasında doğum yapan kız çocuklarının yüzde 27,62'si 17 yaşından küçüktü. 17 yaşının altında 577 bin 49 kız çocuğu, 15 yaşının altında 21 bin 87 kız çocuğu doğum yaptı. 18 yaşından küçük doğum yapan ancak yaşı belirli olmayan kız çocuğu sayısı 130 bini buldu.
Raporda, "TÜİK gerçekdışı bilgi açıklamayı alışkanlık haline getirerek çocuk gebeliklerinin sayısını da manipüle ediyor. İstatistik biliminin etrafından dolanıp gizlemeye çalışsalar dahi, yalan rakamlarda bile oran düşmüyor. İşte kanıtı: TÜİK veri tabanında bulunan bilgilere göre doğum yapan kız çocuklarının oranı 2021'den 2022'ye, yani sadece bir yılda yüzde 25 arttı. Açıklamayıp gizledikleri istatistikler ise çok daha vahim ve çarpıcı" değerlendirmesi yapıldı.
Rapora göre; küçük yaşta doğum oranları, aile baskısıyla okutulmayan yahut okuldan alınan kız çocukları arasında artış gösteriyor. 2015-2021 arasında doğum yapan 15 yaşından küçük 1546 çocuğun yüzde 50'si, yani 779'u yalnızca ilkokul mezunuydu. 422'sinin ise herhangi bir okul bitirmediği görülüyor. 5 çocuk ise okuma yazma dahi bilmiyordu. Yine aynı dönemde doğum yapan 15-19 yaş grubuna mensup 427 bin 709 çocuktan 2 bin 960'sının okuma yazması bulunmuyor. 58 bin 953'ü herhangi bir okulu bitirmiş değil. Yüzde 74'ü yani 316 bin 867'si sadece ilköğretimi tamamlayabildi. Öte taraftan küçük yaşta doğum yapan kız çocuklarının eğitim durumuna ilişkin 2015 öncesine ait veri yok. 2012-2021 yılları arasında mahkemeler tarafından reşit olmadığı halde 129 bin 547 çocuk için "Evlenebilir" kararı verildi.
İlgezdi raporunda şu değerlendirmeyi yaptı:
"İstanbul Sözleşmesinden imzasını çeken, 6284 Sayılı Yasayı uygulamayan, eril adaletin kravat indirimlerine ses çıkarmayan iktidar bileşenlerinden çocuğa yönelik istismar olayları ile erken yaşta gerçekleşen evlilikler ve Adölesan gebeliklerinin nedenlerini araştırmasını beklemek gerçekçi değildir. İktidar tüm kültürel ve siyasi kodlarıyla birlikte çocuğa yönelik her türlü istismarın odak noktasındadır.
Erken evlilikler sonucunda ya da cinsel istismarla meydana gelen adölesan gebelik ve doğumlar henüz ruhsal gelişimini tamamlayamamış kız çocuklarının eğitimlerinin yarım kalmasına, sosyal konumlarının toplum içinde 'görünmez' statüsüne gerilemesine ve ekonomik bakımdan kendisine cinsel, fiziksel ve psikolojik şiddet uygulayan erkeğe bağımlı kalmasına yol açmaktadır.
Ülkemizde genç ve çocuk nüfusun fazlalığı, sosyal, ekonomik, kültürel ve çevresel faktörlerin etkisiyle bu rapora konu olan sorun içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. İktidar her ne kadar 'namus cinayetlerini biz bitirdik' dese de küçük yaşta zorla evlilikler ve çocuk gebelikleriyle birlikte şiddet her gün yeniden üretilmekte ve özellikle kız çocukları 'canlı canlı' cinayete kurban edilmektedir."