Kent Bayraklı Tıp Merkezi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Emin Yeğinboy, anal apseli her dört kişiden birinde fistül gelişebildiğini ifade etti. Op. Dr. Yeğinboy, cilt ve bağırsak arasında normalde olmaması gereken bir bağlantının (kanalın) oluşmasına fistül denildiğini hatırlattı. Op. Dr. Yeğinboy, anal fistülün, bağırsağın son kısmı ile anüs çevresindeki deri arasında gelişen tünel şeklindeki anormal yapılar olduğunu, genellikle anüs çevresindeki bir enfeksiyonun sonucu olarak gelişen apse nedeniyle ortaya çıktığını kaydetti. Anal fistül tedavisinin genel cerrahinin en komplike hastalıklarından biri olduğunu söyleyen Op. Dr. Yeğinboy, şöyle konuştu:
"İlk ameliyat sonrası tam iyileşme oranı, tıbbın tüm ilerlemelerine karşın yüzde 70 civarındadır. Anal fistül üst başlığı altında hastalığın farklı şekillerdeki anatomik yerleşimi cerrahi başarısızlığın en önemli etkenidir. Cerrahi girişim sırasında, sfinkter (makatı kontrol eden kas) kasları arasında yer alan abse boşluğunun yeterince boşaltılamaması veya yan yolların saptanamayarak, enfeksiyonun oralardan yoluna devam etmesi, başarısızlığı etkileyen birincil nedenler arasındadır. Tıbbi uygulamalarda laser her geçen gün kendisine yeni uygulama alanları açıyor. Nitekim 2010'lu yıllardan itibaren 1470 nm dalga boyu ve 10 w-12 w gücünde lazer sondası kullanılarak yapılan FiLaC (Laserli Fistül Kapatma ameliyatı) başarı oranı gittikçe yükselmektedir. Ameliyatın temel prensibi anal fistül kanalı saptanıp, kanalın mekanik temizliği yapıldıktan sonra laser sondasıyla 10 w gücünde salınan laser enerjisiyle fistül yolunun yakılarak 'mühürlenmesidir'. Laser enerjisinin düşük infiltrasyon özelliği sfinkter kası üzerinde travma olasılığını azaltmakta, bu durum da ameliyatın en önemli komplikasyonu olan enkontinans (kaçırma- tutamama) riskini azaltmaktadır. Ameliyat süresi ortalama 20 dakikadır. Ameliyat sonrası hastanın ağrı yakınması minimal düzeydedir. Dışkılamada herhangi bir sorun olmamaktadır. Çabuk yara iyileşmesi, ameliyatın en önemli artıları arasındadır. Çevre doku anatomik yapısında büyük bir değişime yol açmaması, olası bir nüks durumunda, ikinci ameliyatı teknik olarak zorlaştırmamaktadır. Laser ile ikinci bir girişimi mümkün kılmaktadır. Uzun yıllara dayanan bir uygulama olmaması nedeniyle, henüz çok sayıda hasta takibinin olmaması, şimdilik bilimsel bir dezavantaj olarak değerlendirilebilir. Bu dezavantaja karşın laser yöntemi anal fistül tedavisinde standart olma yolunda ilerliyor."