"Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) yani çok bilinen adıyla takıntı hastalığı %1-2,3'lük yaşam boyu yaygınlık oranı ile yoğun işlevsellik azalması ve yaşam kalitesi düşüklüğüne neden olan bir mental bozukluktur." diyen Uzman Psikolog Seliyha Dolaşır Elbeyoğlu'nun görüşleri:
İŞLEVSELLİĞİ BOZAN İLK 10 HASTALIK ARASINDA
Tüm ruhsal ve fiziksel hastalıklar arasında işlevsellikte en fazla bozulmaya yol açan ilk 10 hastalık arasındadır. İşlevsellikte ve yaşam kalitesi üzerinde bu denli olumsuz etkileri olmasına karşın OKB tedavisinde etkinlik oranı %40-60 düzeyinde kalmaktadır. Olumsuz tedavi sonuçlarının en önemli etmenlerine baktığımızda; hastalığın erken yaşlarda başlaması, iç görü eksikliğinin (yani hastalığı kabul etmeme) ya da özellikle cinsel-dini ya da zarar vermeye yönelik takıntılardan müzdarip olanlarda ise hastalığın özellikle gizlenmeye çalışılması değişime direnci arttırarak tedaviye başvurmalarını geciktirmektedir.
Bu nedenle çoğu OKB olgusunun tedaviye artık işlevsellikte bozulmanın maksimum düzeye geldiği yani iş göremez ya da hayatını verimli ve üretken bir şekilde devam ettiremez durumdayken başvurduğu görülür. Tedaviye başlama zamanı geciktikçe de OKB yanında başka ruhsal rahatsızlıkların tabloya eklenmesi çok yaygın bir durum olarak karşımıza çıkar. OKB yanında bir eş tanı varlığı da tedaviye direnci arttırıp, işlevsellikte bozulmaya daha fazla sebep olmaktadır. Hatta tedavi edilmemiş orta/ağır düzeyde OKB hastalarından sıklıkla tabloya eklenen majör depresyon eş tanısı tekrarlayan intihar girişimleri ve intihar açısından yüksek risk teşkil eden hastalık grubudur. Bu nedenle OKB ve bununla ilgili bozukluklar hakkında bilinç ve anlayışı arttırarak daha fazla kişinin uygun ve etkili tedaviye zamanında erişmelerine yardımcı olabilmek önemlidir.
BU HAFTA OKB FARKINDALIK HAFTASI
Amerika başta olmak üzere, dünyadaki bir çok sağlık örgütleri her yıl Ekim ayının ikinci haftasını OKB FARKINDALIK HAFTASI olarak kutlamaktadır. Bilinçlendirme haftasında OKB tarama günleri, konferanslar, çevrimiçi uzman soru ve cevapları ve daha bir çok organizasyonlarla halkın bu hastalık hakkında bilgisini arttırma hedeflemektedir. Bu sayede tedaviye direncin önüne geçilerek tedavi başarı oranını yükseltip yeti yitimine kadar gidebilen işlevsellikte bozulma engellenmeye çalışılmaktadır.
OKB (OBSESİF KOMPÜLSİF BOZUKLUK) BELİRTİLERİ NELERDİR?
- Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma
- Başkasına zarar vermekten korkma
- Hata yapmaktan korkma
- Rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma
- Şeytanca veya günahkar düşünmekten korkma
- Düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı
- Aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı
Yaygın kompülsiyon belirtileri:
- Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama
- El sıkışmayı veya kapı tokmağına dokunmayı reddetme
- Kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme
- Rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma
- Sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme
- Belirli bir sıraya göre yemek yeme
- Genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma
- Belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama
- İşleri belirli bir sayıda yapma ihtiyacı
- Değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme
TÜRKİYE'DE DURUM NEDİR?
Ülkemizde OKB yaygınlığı, % 2,63 oranlarında seyretmektedir. Ülkemiz engelliliğe ilişkin sınıflandırma çalışmalarında, sınıflandırma sistemi olarak; Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilen ve insanın işlevselliği ve kısıtlılıklarla ilgili durumlarının tanımlanmasını sağlayan çok kapsamlı uluslararası bir sınıflandırma sistemi olan "İşlevsellik Yetiyitimi ve Sağlığın Uluslararası Sınıflandırmasını" esas almaktadır. Buna göre OKB, DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ (WORLD HEALTH ORGANIZATION) VERILERINE GÖRE ENGELLILIK OLUŞTURMADA 10. SIRADA yer almaktadır. Dolayısıyla tedaviyle işlevselliği "düzelmeyen" ya da "kısmen düzelen" nitelikte bir OKB hastalığının tespiti kişiye engellilik oluşturmakta ve sosyal hizmetler kanunuyla korunma, bakım veya rehabilitasyon, danışmanlık ve destek hizmetlerine ihtiyaç duydukları kabul edilmektedir. Bu da bize tedavi edilmemiş OKB hastalığının kişinin iş ve sosyal hayatını ne derece etkilediğini gözler önüne sermesi bakımından dikkat çekicidir.
Ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi gerek kamu kurum ve kuruluşları gerekse sivil toplum örgütleri aracılığıyla OKB hastalığına yönelik bilinç arttırma çalışmalarının desteklenmesinin önemini büyüktür. Ülkemizde maalesef bu yönde gönüllü çalışmalar genellikle kişisel çaba düzeyinde kalmaktadır.