Mide ciddi miktarda hidroklorik asit üretiyor ve adeta bir ‘kezzap’ deposu. Mide suyunu bardağa alsak ve içine de bir parça et koysak iki gün içinde et kaybolacaktır. “Bu asit nasıl oluyor da mideye zarar vermiyor?” diye sorulabilir. Midenin kendi ürettiği asitten korunması için bir dizi mekanizma var.
Bunların en önemlisi bazı özel mide hücrelerince üretilen ‘mukus’ dediğimiz sümüksü bir maddenin her zaman midenin iç yüzeyine sıvanmış olması. Bu mukus sayesinde mide kendi ürettiği asitten korunabiliyor. Mukusun miktarı ya da kalitesinde azalma olursa mide kendini asitten koruyamıyor ve yaralanmaya başlıyor ve gastrit gelişiyor. Bu noktadaki denge iyice mukus aleyhine bozulursa önceleri yüzeydeki tahriş daha derinlere ulaşıyor ve ‘ülser’ dediğimiz yaralar açılabiliyor. Gastrit ve ülser tanısı içinse endoskopi şart. Ülser sadece midede mi oluyor? Hayır. Aslında mide ülserinden daha sık onikiparmak bağırsağının başlangıç kısmında rastlıyoruz ülserlere. Bu ülserlerin en önemli nedeni de gene mide asidi. Onikiparmak bağırsağı gıdaların mideden sonra hemen geçtiği bölüm ve burada midedeki gibi güçlü koruyucu bir mukus tabakası da yok. Bu nedenle asit üretimi fazla olan kişilerde ülserler sıklıkla oniki- parmak bağırsağında oluşageliyorlar. Koruyucu sümüksü tabakanın azalmasında rolü olan en önemli faktörler neler? En önemli faktör ‘Helikobakter Pilori’ adlı özel bir mikrop. Bu bakteri mide asidinden etkilenmeden mukusu üreten hücrelere yapışarak bu hücrelerin işlevini bozuyor ve o kişi yeterince mukus oluşturamıyor ve midenin kendi ürettiği asit tarafından yaralanma süreci, yani gastrit başlıyor. Midede hasar oluşturan en önemli etkenlerden biri de stres. Bu öylesine önemli bir etken ki; “Beni ülser ettin” gibi deyimlerin altında aslında ciddi bir gerçek yatmakta. Stres asiti artırıp mukusu azaltarak yaralanmaya yol açıyor. Stresli zamanlarda midemize giren krampları ciddiye almamız gerekiyor bu yüzden. Gastrit ve ülser oluşumunda önemli faktörlerden bir diğeri de bazı ağrı kesiciler. Bu ilaçlara en güzel örnek aspirin. “Midem ağrıyor diye aspirin alayım” dememek lazım o halde ? Bu intihar etmek gibi bir şey. Gerçekten ülser ağrısı çekmekte olan bir kişi iki tane masum aspirin alırsa ya kanar ya da ülserini delebilir. Bu bakterinin mide kanseri ile ilişkisi var mı? Helikobakteri midesinde sürekli olarak taşıyanlarda mide kanseri riski taşımayanlara göre altı misli daha fazla. Ancak biz de bu mikrop karşısında hiç de çaresiz değiliz. Tedavisinde çok etkili yöntemler var. Bu bakteri tanısı nasıl konuluyor? Muhtemelen çocuklukta ya da genç ergenlik döneminde alıyoruz ve ağzımızda bir misafir gibi taşıyoruz çoğumuz ve belli bir korunma yolu da yok. Nefes testi, dışkıda bakteriye ait antijenin gösterilmesi gibi kolay yöntemler var ancak helikobakterin en kesin tanısı endoskopide mideden alınan biyopsilerle konuluyor. Gastrit ve ülser ne gibi belirtilere yol açıyor? Gastritli bir kişinin tek sıkıntısı hazımsızlık şikayetleri ve mide ağrısı olabilir. Aşırı alkol alımı, fazla aspirin benzeri ilaçların kullanımı sonrasında ülseri olmayan bir kişi hafif ya da ciddi mide ağrısı duyabilir. Kimi zaman da bu ani gastrit kanama nedeni bile olabilmektedir. Stresle tetiklenen ani gastrit kanamaları hayatı bile tehdit edebilirler. Mide ülseri ise müzmin bir problemdir. Hasta genellikle 50 - 65 yaş arasındadır ve ağrıdan şikayet etmektedir. Mide ülserinde ağrı daha ziyade yemekle ortaya çıkar ve kaburgaların birleştiği noktanın altında, göbeğin 4 - 5 santim üzerindedir. Eski bir ülserin bazen de ilk bulgusu kanama olabilir. Oniki parmak bağırsağı ülserinde de en temel belirti müzmin ağrıdır. Hasta genellikle 40’lı yaşlardadır ve ağrıyı gene mide ülserindekine benzer yerde algılar. Genellikle bahar dönemlerinde ağrılar artar ve gün içinde de ağrıların adete bir ritmi vardır. Ağrı genellikle açken artmaktadır ve yemek yemek hastayı rahatlatmaktadır. Ağrının sürekli sırta vurmakta oluşu ve geceleri hastayı uyandırmaya başlaması onikiparmak bağırsağı ülserinin iyice derinleşmiş olduğuna işaret eder. Belirtilmesi gereken önemli bir husus hastaların şikayetlerine bakarak mide mi yoksa onikiparmak bağırsağı ülseri mi olduğunun net olarak anlaşılamayacağıdır. Kesin tanı için endoskopi şarttır. Mide ülseri mide kanserine dönüşür mü ? Zamanımızda mide ülserinin kanserleştiği pek kabul görmemekle birlikte, mide ülseri olanlarda daha sık kanser riski olduğu kabul ediliyor. Onikiparmak bağırsağı ülserinin ise kanser riski ile hiçbir alakası yoktur. Mide kanamasını hasta nasıl algılar ? Klasik senaryo; kişinin ağrılı bir dönemi esnasında ağrısının geçmesi ancak bunun ardından kendini kötü hissederek tuvalete gidip oturduğunda katran gibi dışkıladığını görmesidir. Mide ve onikiparmak bağırsağından olan kanamalar dışkı ile çıktıklarında simsiyah katran gibi görünürler. Böyle bir hastada ilk etapta ağrının geçmesinin nedeni kanın asidi nötürleyici etkisindendir. Eğer hızlı bir kanama varsa dışkı kırmızımsı da olabilmektedir. Bazen de hızlı kanamakta olan mide kanamalı bir kişi bunu kusabilir ve bu durumda adeta ‘kahve telvesi’ gibi bir kapsamla karşılaşır. Bu rengin nedeni kanın midede kısmen sindirilmiş olmasındandır. Hızlı kanamakta olan ülserli hastalarda kan kaybının derecesine bağlı olarak; soğuk soğuk terleme, nabzın hızlanması, çarpıntı hissi ve bayılma da gözlenebilir. Tüm bu durumlar zaten hastanın acilen kliniğe yatırılmasını gerektiren durumlardır.