Kış mevsiminin etkisini iyice göstermeye başladığı şu günlerde hava sıcaklığının azalmasıyla birlikte yaz ayları boyunca tercih edilen soğuk içecekler, yerlerini sıcak içeceklere bırakmaya başladı. Kuşburnu, ıhlamur, adaçayı, zencefil, rezene, nar, ekinezya, kekik otu gibi bitki çaylarının yaygın görünen kış hastalıklarına karşı olumlu etkileri bulunmakla birlikte günlük sıvı ihtiyacını karşılamak adına iyi birer sıvı kaynağı olarak görülmektedir. Böğürtlen, elma, limon, çilek aromalı meyve çayları da oldukça lezzetlidir.
Öte yandan kafeinli içeceklerin, kafeinin idrar söktürücü etkisinden ötürü iyi bir sıvı kaynağı olmadığı; çay, kahve ve gazlı içeceklerin idrar söktürücü etkiler gösterdiklerinden suyun yerini tutmadığı gibi görüşler artık tarih oldu. Tek seferde 250 - 300 mg ve üzeri kafein alınmadığı sürece idrar çıkışını artırıcı etkiler göstermediği saptanmamıştır. Bu da 5 - 8 fincan çay ve 3 - 5 fincan kahveye eşittir. Çay: Dünyada sudan sonra en çok tüketilen içecek çaydır. İçerdiği polifenoller ve flavonoidler ile antioksidan etkinlik göstererek kronik hastalık risk faktörlerini azaltmaya yardımcı olmaktadır. Potasyum içeriği ile sinir ve kas sistemlerinin çalışmasında görev almaktadır. Son yapılan çalışmalar içerdiği epikateşin sayesinde kısa süreli nörolojik bozuklukları önlemeye yardımcı olduğunu, epigallokateşin3gallat içeriğinin ise metabolizmayı hızlandırdığını ve kilo kontrolüne yardımcı olabileceğini göstermektedir. Ancak aşırı ve demli bir şekilde tüketilmesi durumunda demir emilimini olumsuz yönde etkileyebileceği unutulmamalıdır. Hazırlanırken çaydanlığa kireci az su konulup kaynatılır. Üzerine demlik içinde kaynar su katılmış çay eklenir. Kullanılan çayın kalitesine göre bir silme tatlı kaşığı çaydan 2 - 4 çay bardağı çay yapılabilir. Ateş kısılarak arzu edilen sürece demlenmeye bırakılır. Çay demlendikten sonra süzülerek bardak veya fincanlara konulur, arzu edilirse üzerine kaynar su da eklenir. Şeker, dilimlenmiş limon, hatta bazı toplumlarda süt veya krema ile birlikte servis edilmektedir. Kahve: Kafein ve lezzet verici aromatik esanslar ve kafeol kahveye özelliğini kazandırır. Kahvenin uyarıcı etkisi içerdiği kafeinden kaynaklıdır. Kafeol kahvenin özel lezzetini oluşturur. Bu öğeler suda eridiğinden kahve yapımında suya geçerler. Çekildikten sonra uzun süre hava ile temas ederse bu maddeler kaybolmaya başlar ve lezzet azalır. O nedenle çekilmiş olan kahvelerin hava ile teması kesilecek şekilde paketlenmesi ve saklanması gerekir. Bir fincan kahve için bir çay kaşığı kahve cezveye konularak, şekersiz veya istenilen miktarda şeker eklenerek, üzerine fincanda dudak payı kalacak şekilde su eklenerek karıştırılır. Kabarıncaya kadar ısıtılır, ancak üzerinin köpüklü olması isteneceği için kaynatılmaz. Çay ve kahvenin konsantrasyonu artırmada ve ishalde olumlu etkileri olmasına karşılık, bazı kimselerde kalp çarpıntısı, kansızlık veya ülser ağrılarını artırıcı etki yapabilirler. Birey kendi durumunu tanıyarak içeceği miktarı ayarlamalıdır. Kafein, santral sinir sisteminde uyarıcı etki gösterir. Bazı insanlar kahveyi sadece uyanık kalmak ve yorgunluğu önlemek için içerler. Kafeinli içecekleri tüketmek bağımlılık değil alışkanlık olabilir. Aşırı kafein alımının etkileri kişiden kişiye farklılık göstermektedir. Kafein duyarlılığı birçok faktöre bağlıdır. Bunlar; kafein alım sıklığı ve miktarı, vücut ağırlığı, fiziksel durum ve sinirlilik düzeyidir. Kafein toleransı uzun sürede gelişir. Sağlıklı yetişkinlerde günlük 200 - 300 mg kafein fiziksel bir problem oluşturmaz. Hazır Kahve: Türk kahvesi dışında beslenme alışkanlıklarına dahil olan bir diğer seçenek de hazır kahve çeşitleridir. Tek kullanımlık poşetlerde gerek sade gerekse süt tozu ve şeker ilaveli olanları hazırlama kolaylığı ve farklı lezzetler sunmaktadır. Ancak kafein idrar ve dışkı yoluyla çok az miktar kalsiyum kaybına neden olmaktadır. Bu küçük ama olumsuz etkiyi ortadan kaldırmak adına, kahvenin daha çok sütten yapıldığı latte veya capuccino şeklinde tüketilmesi daha sağlıklı olacaktır. Hatta köpüklü olmasını sağlamak amacıyla tam yağlı süt yerine düşük yağlı veya yağsız sütler de tercih edilebilir. Çayda olduğu gibi, kahvede de içerisine süt, şeker veya krema eklenmediği sürece enerji değeri yoktur. Kakao: İçecek olarak kakao hazırlanırken, kakaonun karışım içerisinden ayrılmasını önlemek amacıyla, bir büyük fincan için bir çay kaşığı kadar kakao biraz su ile kaynatılır. İstenen miktarda şeker ve bir fincan süt eklenerek tekrar kaynatılır. Sıcakken servis yapılır. Uyanık kalmak adına içilecek iyi alternatiflerden biri olan kakao, oldukça da lezzetlidir. Bazı ilaçların ana maddesi bitkilerdir. Bu nedenle birtakım bitki çaylarının bazı tedavilerde etkin olması veya zıt etki yaratması söz konusu olabilmektedir. O nedenle tedavi gören bir kişi hekimine danışmadan bitki çayları kullanma konusunda dikkatli davranmalıdır. Ekinezya: Bağışıklık sistemini güçlendirme, soğuk algınlığı, grip, nezle, boğaz ağrısı, üst solunum yolları ve idrar yolları enfeksiyonlarının tedavisinde önerilmektedir. Ihlamur: Yatıştırıcı, idrar söktürücü, dolaşımı düzenleyici, göğsü yumuşatıcı ve balgam söktürücü özellikler içeren ıhlamur mide için de faydalı etkiler göstermektedir. Kuşburnu: Yüksek oranda C vitamini içeren kuşburnu, yaygın görünen kış hastalıklarından koruyucu etkiler içermesinin yanında kanı temizler, bağırsakları yumuşatır, mide kramplarına iyi gelir. Adaçayı: Etkin öğesi salvion denen esans ve flavonoidlerdir. Ancak bileşiminde bulunan bu esans yüksek dozlarda alınırsa zehirli olabilir. Öte yandan sıvı gereksinimini karşılamaya yardımcı olduğu gibi bayanlarda adet dönemlerinde rahatlatıcı etkileri mevcuttur.