Eğer biz bugün frene çok hızlıca basmazsak sıcaklık nedeniyle önemli bir canlı türünü dünya üzerinden kaybolacak. 2100 yılında 2 dereceye ulaşacağı görülüyor. 2 dereceye ulaştığı zaman dünyada bulunan omurgalı canlıların yüzde 8'i, bitkilerin yüzde 16'sı, böceklerin yüzde 18'i kaybolacak" "İçme suyu, gıda bulunamayacak, çatışmalar olacak, ısınan dünyada nefes alamayacağız. Çocuklarda akciğer ve beyin gelişmesi bozulacak"
Türk Toraks Derneği Çevre ve Akciğer Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Elif Dağlı, 2040 yılında dünyanın bir buçuk derece ısınacağının öngörüldüğünü söyledi. Dağlı, "Bugün doğmuş olan bir çocuğun kendi çocuğu dünyada barınamayacak. Çünkü gezegen insan yaşantısına elverişli olmayacak" dedi. Uluslararası Katılımlı Türk Toraks Derneği 22. Yıllık Kongresi, Antalya'nın turizm bölgesi Belek'te bulunan bir otelde düzenlendi. Kongrede yer alan Türk Toraks Derneği Çevre ve Akciğer Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Elif Dağlı ise 'Isınan ve Kirlenen Gelecekte Çocuk Olma' konusunu anlattı. Dünyanın, sanayi devriminin başından itibaren 1 derece ısındığını kaydeden Dağlı, bunun küçük bir ortalama gibi gözüktüğünü, fakat zararının oldukça büyük olduğunu söyledi. Dağlı, 2040 yılına kadar dünyanın bir buçuk derece daha ısınacağının öngörüldüğünü de belirtti.
"Isınan dünyada nefes alamayacağız"
Prof. Dr. Elif Dağlı, dünyanın bir buçuk derece daha ısınması sonucu yaşanılacak olan felaketleri ise şöyle anlattı: "Eğer biz bugün frene çok hızlıca basmazsak sıcaklık nedeniyle önemli bir canlı türünü dünya üzerinden kaybolacak. 2100 yılında 2 dereceye ulaşacağı görülüyor. 2 dereceye ulaştığı zaman dünyada bulunan omurgalı canlıların yüzde 8'i, bitkilerin yüzde 16'sı, böceklerin yüzde 18'i kaybolacak. Bu şu demek; canlı türleri kaybolunca bitkilerin tozlaşması olmadığı için gıda tüketimi mümkün olmayacak. Sıcaklık yükselmesi çeşitli doğal afetleri ortaya çıkaracak. Bununla birlikte yangın, sel felaketleri, fırtınalar olacak. Bu kazalarda birçok çocuk yaralanacak. Çocukların daha hassas olması nedeniyle sıcağa bağlı ölümler olacak. Çeşitli ishal ve enfeksiyon hastalıkları meydana gelecek. Çocuklar kendilerini koruyamadıkları, yüzmeyi bilmedikleri için boğulacaklar ve daha çabuk yaralanacaklar. Bu afetlerde kaybedilmiş büyüklerde olduğu için çocukların bakıcıları olmayacak. Göç etmeye zorlanacaklar. Çünkü 2 derece sıcaklık artışında deniz seviyesi 77 santimetre yükseliyor. Bu çok uzun değilmiş gibi görünüyor, su belinize kadar geliyor. Bu yükseklikte tarım arazileri yok oluyor, şehirlerin birçoğu yok oluyor. Dolayısıyla insanlar içe doğru, dağlara doğru göç etmeye zorlanıyorlar. Ama oranın nüfusu da zaten olduğu için çatışmalar olmaya başlıyor. Çatışmalar ile kaybedilen insanlar oluyor. Tarım arazileri kaybolduğu için tahıl ekiminde eksiklikler meydana gelecek. Su bozulacak. Su bastığı zaman temiz su kaynakları ortadan kaybolacak. İçme suyu, gıda bulunamayacak, çatışmalar olacak, ısınan dünyada nefes alamayacağız. Çocuklarda akciğer ve beyin gelişmesi bozulacak."
"İnsan yaşantısına elverişli olmayacak"
Sıcaklığın 2 dereceye varması durumunda insanın dünyada var olamayacağını ifade eden Elif Dağlı, bugün doğmuş olan çocukların yaşanılacak olan felaketleri göreceğini dile getirdi. Dağlı, "Yani bugün doğmuş olan bir çocuğun kendi çocuğu dünyada barınamayacak. Çünkü gezegen insan yaşantısına elverişli olmayacak" dedi.
"Uyanıp buna dur dememiz lazım"
Öngörülen felaketlerin yaşanmaması için bir an önce çözüm üretme aşamasına geçilmesi gerektiğini vurgulayan Dağlı sözlerini şöyle noktaladı: "Fosil yakıtları yakmamamız gerekir. Benzin ve kömür yakmamız gerekir. Bırakın kömür benzin dağıtmayı, biz benzin tüketmemek için yürümemiz lazım. Kendi vücudumuzun kalorisini yakmak için. Her keyfimiz gösterdikçe uçağa atlayıp gitmememiz lazım. Yiyemeyeceğimiz yemekleri alıp çöpe atmamamız lazım. Dünyada yiyecekler için çok büyük su kaybı meydana geliyor. Çin'in var olduğu toprak parçası kadar her sene ekiyoruz, onu yemeyip çöpe atıyoruz. Halbuki aynı yiyecek miktarıyla bir milyar aç beslenebilir. Korkunç bir israf tüketimi içerisindeyiz. Uyanıp bunu durdurmamız lazım. Biraz daha 1920'lerin yaşam modeline dönmemiz lazım. Daha çok yürüyelim. Eski yıllarda kimsenin arabası yoktu. Daha az benzin tüketelim. Daha az üretip onu tüketelim, ziyan etmeyelim. Ziyan ettiğimiz her şeyle çocuklarımızın geleceğini ziyan ediyoruz. Onlar bize, 'bizi yok etmeye ne hakkınız var' diyerek çok kızıyorlar. Türkiye su kaynaklarını, yakıt kaynaklarını dikkatli kullanmalı. Termik santral açmamalı. Bir tane bile açmamalı. İklim sözleşmesini imzalamalı ve koşullarını yerine getirmeli" ifadelerini kullandı.