Aslında salgının ilk belirtilerini Nisan ayında bir doktorun dikkati ortaya çıkardı. Kliniğine gelen çocuklarda gördüğü bazı hastalık belirtilerinden şüphelenmeye başlayan doktor, çocuklara HIV testi yapılmasını istedi. Ardından sadece 8 günde yapılan testlerde 900'ü çocuk 1000 kişide HIV-pozitif çıktı.
HV pozitif vakalarıyla ilgili tartışmaların merkezinde ise Ratodera'daki küçük bir sağlık ocağında çalışan Doktor Muzaffer Gangro yer alıyor.
Tartışmaların merkezindeki doktor: Popülaritemi kıskanıyorlar
Dr. Gangro, buranın sevilen doktorlarından biriydi. Ama gözaltına alındıktan sonra HIV pozitifli çocuklar gibi onun da hayatı değişti. Çünkü çocuklara kasten HIV bulaştırmakla suçlanıyor.
Cinayet şüphesiyle gözaltına alınan Gangro, "Ben yanlış bir şey yapmadım. Sağlık Bakanlığı yetkililerinin üzerinde çok fazla baskı var. Yetersizliklerini örtbas etmek için bir günah keçisi arıyorlardı. Beni buldular" diyor.
Dünya Sağlık Örgütü ile hükümetin ortak soruşturmasının ardından doktora yöneltilen suçlamaların derecesi 'ihmal suçu'na indirgendi. Kendisinde de HIV pozitif bulunan doktor daha sonra kefaletle serbest bırakıldı.
Gangro'ya göre ise bu suçlamalar uydurma: "10 yıldır doktorluk yapıyorum. Kullanılmış şırıngalarla iğne yaptığıma dair tek bir şikayet bile yok. Popülaritemi kıskanan doktorlar ve gazeteciler iftira attıyorlar" iddiasına bulunuyor.
Doktor Gangro suçlamalardan arınmış görünse de Ratodera'daki ailelerin yaşadığı travma daha büyük.
Çocuğunda HIV pozitif tespit edilen bir anne, "Çocuklarımızdan nefret ediyorlar. Bize ayrımcılık yapıyorlar. Bizi evlerine almadıkları gibi tokalaşmaktan bile kaçınıyorlar. Hastalığın onlara da bulaşacağından çekiniyorlar. Çocuklarımıza okula gitmemeleri söyleniyor. Diğer çocuklar da bizim çocuklarımızla oynamıyor. Ne yapabiliriz ki?" diye soruyor.
Ratodera'nın birkaç kilometre ilerisinde Subhana Han köyü var. Bu köyde de 32 çocukta HIV pozitif tespit edildi. Çocukların ailelerinde HIV geçmişine rastlanmadı.
Fatima Mir, burada salgına tanıklık eden ilk doktor. Bölgedeki atmosferi, "HIV tespit edildikten birkaç gün sonra çocuklarının öleceğini düşünen aileler büyük bir panik yaşadı" sözleriyle tarif ediyor.
Hükümet HIV ilaçlarını ücretsiz temin ediyor. Ancak ailelerin çoğu HIV'in sonucu olarak ortaya çıkan bazı enfeksiyonların tedavisinde kullanılan ilaçları satın alamıyor. Çocuklardan birinin annesi doktorlardan, kilo alabilmesi için çocuğuna vitamin vermelerini istediğini anlatırken, "Sadece reçeteyle ilaç verebileceklerini, ilacı da benim almam gerektiğini söylediler. Benim alacak bir param yok" diyor.
Birleşmiş Milletler'in (BM) 2019'da yayımladığı rapora göre Pakistan, HIV'in en yaygın olduğu 11 ülkeden biri.
Ve daha önemlisi ülkede HIV taşıyıcılarının yarısının taşıyıcı olduğundan haberi yok.
2010'dan bu yana hastaların sayısı da iki kat artarak 160 bine yükseldi.
BM'in Pakistan Aids direktörü Maria Elena Borromeo, virüsün yayılma hızı bakımından Pakistan'ın Filipinler'den sonra ikinci sırada yer aldığını söylüyor.
Ülkede 600 bin diplomasız doktor bulunurken, Pakistan Sağlık Bakanı Azra Pechuhu, son salgının kendileri için bir 'uyarı' olduğunu kabul ediyor:
"Pakistan'daki birçok hastandeki tedaviler etik değil. Doktorlar genellikle hastalarının iyiliğini düşünmüyor. Hızlı tedavi olsun diye gerek olmadığı halde hastalara iğne yapıyorlar. ve daha fazla enjeksiyon demek enfeksiyonların yayılma riskinin artması demek"
Ağustos ayında Pakistan Başbakanı İmran Khan'ın Sağılık Danışmanı Zafar Mirza, kişi başına yapılan enjeksiyon oranında Pakistan'ın dünyada ilk sırada olduğuna dikkat çeken bir tweet attı.
Danışman Mirza, yapılan iğnelerin yüzde 95'nin gereksiz olduğunu vurgularken, "Hepatit C, HIV/AIDS gibi kan hastalıklarının yayılmasında en büyük etken olan enjeksiyonları azaltmak için etkili bir mücadele yürüteceğiz" sözünü verdi.