Meme Kanserinde Kendinizi Suçlamaktan Vazgeçin!

Uzm. Psikolog Elvin Aydın meme kanseri psikolojik açıdan ele alıyor. "Meme kanseri başımıza geldiğinde ilk tepkimiz bunun neden olduğunu anlamlandırmaya çalışmak oluyor."

Bilenler bilir, meme kanserine yakalanan kadınlar genellikle çok güçlüdürler. Kan kussa, kızılcık şurubu içtim diyen türden. Hep iyi olmaya çalışan kadınlardır, hep mükemmeli arayan, kendine, yakınlarına itina eden. Meme kanseri olmuş pek çok kadının aynı hisleri paylaştığını gördüm: Bedenim bana ihanet etti!

Birçok tıbbi risk faktörü tanımlanmış olmasına rağmen, henüz tam olarak sebebi bilinmeyen meme kanseri başımıza geldiğinde -insan olduğumuz için- ilk tepkimiz bunun neden olduğunu anlamlandırmaya çalışmak oluyor. Malum, basında çıkan haberler ve insanların gelir geçer dediği şeyler de bir araya gelince sonuç belli: sebep stres...

Kendinizi Suçlamaktan Vazgeçin!

Öte yandan bu konuda yapılan araştırmalar son derece karışık ve birbiriyle çatışan sonuçlar vermeye devam ediyor. Henüz meme kanserinin üzüntüden, stresten ya da depresyondan kaynaklandığını gösteren bir araştırma sonucu elde edilemedi. Ancak unutmamak gerekir ki, 1950’lere kadar, tüberkülozun da kederli insanların hastalığı olduğu düşünülmekteydi. Ta ki, verem aşısı bulunana kadar!

Bunu neden vurguluyorum; çünkü bir kadın meme kanseri olduğunda bunun strese bağlı bir sebepten olduğuna inanıyorsa, bu onun kendisini suçlamasına yol açar. Kendini suçlayan kadın, hastalığın tedavisinin zorluklarıyla da yüzleşince büsbütün depresyona girer. Böyle olunca bu sıkıntılı süreçte kendini iyi hissetmesi ve etrafında ona destek olmaya çalışan kişilerden yardım alması da bir o kadar zorlaşır. Zaten hep etrafına kol kanat germeye alışmış tipte bir insan olan meme kanserli kadın, bu sefer insanlardan destek görmeyi büsbütün kaldıramaz olur, içine kapanır. Bu sarmal, içinden çıkılması zor bir hale gelir, kişinin ağrıları ve tedaviye gösterdiği tepkiler artar, baş etme becerileri zarar görür. Bu sebeple tanı konmasından hemen sonra, kişinin bu yeni duruma alışabilmesi için psikolojik destek alması önerilmektedir.

Meme kanseri olmuş bir kadın hamileliğe benzer bir süreç geçirir. Ortalama bir tedavi sürecinde ameliyat, (eğer gerekli görülmüşse) kemoterapi ve radyoterapi yaklaşık dokuz aylık bir sürece yayılır. Kokulara hassasiyet, beden imajının zedelenmesi, eşlerle ilişkilerde yaşanan sorunlar, çevreden kopma, beslenmenin değişmesi gerekliliği, hep hamileliğe benzeyen sıkıntılardır. Ancak hamileliğin sonucunda beklenti olumlu yöndeyken, meme kanserinde sonuçta kişi kanser hücrelerinden tamamı ile arınsa dahi, önünde en az beş yıllık zorlu bir bekleme süreciyle karşı karşıyadır. Bu sebeple, tedavinin bittiği an meme kanseri olmuş kadının yaşamındaki en zorlu anlardan biridir ve bu noktada bir psikolojik destek alınması hayata yeniden uyum sağlama sürecinde oldukça etkili olur.

Her zorlu durumda olduğu gibi, meme kanserinde de kişi hastalanmadan önce ne kadar sağlam bir altyapıya sahipse, ne kadar işlevselse, hastalıkla baş etmesi de o denli kolay olacaktır. Zaten zorlu süreçlerden geçmiş ve içsel kaynaklarını zorlamış kişiler, doğal olarak bu süreçte daha büyük sıkıntılar yaşarlar. Bütün bunlar tıbbi onkolojik tedavinin yanı sıra psikolojik destek alınması için gerekliliklerdir denilebilir.

Hasta Yakınları Ne Yapmalı?

  • Hastanızın üzüntüsünü ve kızgınlığını ifade etmesine izin verin.
  • Hastanın üzülmesi, kızması, sıkıntı duyması stres değildir.
  • Hastanız adına karar almayın. Öncelikle kendisine, neye ihtiyacı olduğunu sorun.,
  • Hastalığını kendisinden asla gizlemeyin. Gizlerseniz, tedavisi olmayan bir hastalığı olduğunu zanneder ve daha büyük bir çöküntü yaşar.
  • Bir yakınımızın hastalanması, her şeyden önce bize kendi kırılganlığımızı anımsatır. Kendinizi kötü hissederseniz bundan endişelenmeyin ama mutlaka bir psikolojik destek alın.
  • İlgili Sağlık Konuları

    İlgili Haberler