Kolorektal kanserlerin dünyada erkeklerde akciğer ve prostat kanserinden sonra, kadınlarda ise akciğer ve meme kanserinden sonra en sık görülen kanser türü olduğunu belirten Yeditepe Üniversitesi Genel Cerrahi ve Gastroenteroloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Çağlıkülekçi, bu kanser türünün ortaya çıkmasında çok farklı etkenler olduğunu söylüyor ve bu etkenleri şöyle sıralıyor:
Coğrafya: Kolorektal kanserler ABD ve Avustralya’da daha sık görülürken Afrika, Güney Amerika’da daha az görülür. Bu farkı yaratan en önemli neden beslenme biçimlerindeki farklılıktır. Kırmızı et ağırlıklı, meyve ve sebzeden fakir, yağlı ve hazır gıdaların yoğun tüketildiği bir beslenme tarzı kolorektal kanserlere davetiye çıkartır. Yaş: Tüm sindirim sistemi kanserlerinde olduğu gibi kolon (kalınbarsak) ve rektum (kalınbarsağın son kısmı) kanserlerinde de 40-50’li yaşlardan sonra artış görülür. Ancak son yıllarda değişen yaşan koşulları sebebiyle daha genç yaştan hastaların sayısında belirgin bir artış vardır. Aile hikayesi: Tüm kanser türlerinde olduğu gibi kolorektal kanserlerin ailede görülmüş olması riski artırır. Genetik faktörler kolorektal kanserde önemli rol oynar. Kalınbağırsakta genç yaşlardan itibaren çok sayıda polip görülmesi genetiktir. Poliplere zamanında cerrahi müdahele yapılmazsa 40’lı yaşlardan sonra kolon kanserine dönüşme olasılığı yüksektir. Şişmanlık, kolorektal kanserleri tetikleyen bir başka etkendir. Kolon kanserinin yüzde 90-95 bağırsakta oluşan küçük poliplerden geliştiğini belirten Prof. Dr. Çağlıkülekçi, risk altındaki hastalarda tarama testlerinin oldukça önemli olduğunun altını çiziyor ve “Tarama testleri risk grubunda düzenli olarak yapılmalı” diyor. Prof. Dr. Çağlıkülekçi risk grubuna dahil kişileri şöyle sıralıyor: “45-50 yaş üzeri kişiler, yakın ailesinde kanser hikayesi olan kişiler, rahim, rahim ağzı ve meme kanseri görülen kadınlar ve kalınbağırsakta iltihabi hastalıkları olanlar…” Riski azaltmak için yapılması gerekenlerle ilgili bilgiler de veren Prof. Dr. Çağlıkülekçi, tarama testlerinin kanser hiçbir şekilde oluşmadan önce riski belirleyip azaltmak açısından en önemli önlem olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Kolerektal kanserlerde erken teşhis ve tedavi hayati önem taşıyor. Bu yüzden tarama testleri atlanmamalı. Düşük riskli hastalarda 50 yaşına kadar yaşına kadar bir şey yapmaya gerek yok. Sonrasında beş yılda bir kolonoskopi, yılda bir de parmakla muayene öneriyoruz. Ancak risk grubunda kontroller daha sık olmalıdır.” Prof. Dr. Çağlıkülekçi riski azaltmak için beslenmenin bir başka önemli etken olduğunu ifade ediyor: “Bol lifli, tahıl içeren, sebze ve meyveden zengin, az yağlı, kırmızı etin az; balığın ve beyaz etin çok olduğu bir diyet riski azaltır. Ayrıca alkol ve sigaradan uzak durulmalı. Günde yarım saat düzenli fiziksel egzersiz yapılmalı.”