Kıl dönmesi inatçı seyreden ve kronik iltihabi bir hastalıktır.
Kıl dönmesi ya da orijinal adıyla pilonidal hastalığının, çoğunlukla kuyruk sokumunda kılların mikrotravması ile başlayan, inatçı sinus ve fistüllerle, oyuklarla karakterli, abseleşmeler ve akıntıyla seyreden inatçı,kronik iltihabi bir hastalık olduğunu açıklayan Memorial Ankara Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Menteş, kıl dönmelerinin aslında fark edilmeden her gün vücudun farklı bölgelerinde olagelen bir şey olduğunu belirtti.
Genç yaştaki tıknaz erkeklerde kıl dönmesine sık rastlanıyor
Kıl dönmesinin bazı koşullarda kuyruk sokumunda problem yaratabildiğini söyleyen Prof. Dr. Bülent Menteş, "Genç yaş, derinin bu yaşlarda nemli yapısı, aşırı kıllanma, tıknaz erkeklerde derin sakral oluk/intergluteal sulkusta anaerob odacıklar oluşması gibi pek çok unsur bir araya gelince ancak sorun olur ve bu nedenle genç erkeklerde sık raslanır. İçi deriyle örtülen oyuklar abseleşirler ve zamanla dallanıp budaklanırlar. Abseleşmeler ve kötü kokulu akıntı ile karakterli kronik bir hastalık ortaya çıkar." dedi.
En önemli sorunların cerrahi tedaviye bağlı gelişebildiğini belirten Menteş, uygunsuz ameliyatların, inatçı nükslerin ve iyileşmeyen yaraların basit bir hastalığı bir kabusa çevirebildiğini söyledi.
Tedavide lokal bakım, banyolar, epilasyon, kristalize fenol uygulaması gibi ameliyat dışı yöntemleri iyi bilmek ve uygulamak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Bülent Menteş, "Ameliyatın kaçınılmaz olduğu çok yaygın vakalarda ise cerrahi bazı ilkelerin çok iyi bilinip uygulanması şarttır. Bu nedenle, zihninizi tedavinin ismine değil, hekiminize ve tedavinin bütünselliğine yönlendirmenizi öneririz." diye konuştu.
Tedavi süreci nasıl işliyor?
Çok yeni, küçük, orta hatta 1-2 sinusle karakterli kısıtlı vakalarda sadece epilasyon ve lokal bakımla bir kısım vakaların gerileyebildiğini ifade eden Menteş, "Biraz daha derin olduğunda kılların temizlenmesi/pit eksizyonu/sinüslerin lokal anesteziyle çıkarılması sinuzektomi ve/veya kristalize fenol uygulaması düşünülebilir ki bunlar ayaktan, kısa, ağrısız işlemlerdir. Bu işlemlerin bu alanda deneyimli hekimler tarafından doğru uygulanması gerekir." diye vurguladı.
Kıl dönmesinde kristalize fenol uygulamasının, doğru indikasyon ve doğru teknikle yapıldığında en geçerli tedavi yöntemlerinden biri olduğunun altını çizen Prof. Dr. Bülent Menteş, geçmişte likid fenol ile de uygulama yapıldığını, ancak bunun yan etkileri bildirildiğini ifade etti.
Krizstalize fenol işleminin ameliyathanede değil proktoloji ünitesinde yapıldığını söyleyen Prof. Dr. Bülent Menteş, "Birkaç cc lokal anestetik yardımıyla ve steril koşullarda sinüslerin temizlenmesi, kıllardan arındırılması ve içlerinin iri tuz kristallerine benzeyen kristalize fenolle doldurulması aşamaları gerçekleştirilir. Kristalize fenol, biraz kaba bir benzetmeyle tıkaç oluşmuş su tesisatını temizler gibi debridman etkisiyle bu sinuslerin içlerini temizler ve bir iyileşme/kapanma sürecini başlatır. Ağrısız bir işlemdir. Hasta evine gönderilir ve hemen sabahına banyo yapması önerilir." diye belirtti.
Ancak bazı nüks vakalarının, kristalize fenol uygulaması gibi ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilemeyecek kadar yayılmış olabildiğini söyleyen Prof. Dr. Bülent Menteş, bu durumda hastalıklı dokunun çıkarılmasının zorunlu olabileceğini de sözlerine ekledi.
Prof. Dr. Bülent Menteş, "Oluşan defektin dikilmesi/primer kapama yönteminin, orta hatta yine oyukluk oluşturması, derinin gerilmesi/çatlaması nedeniyle yeni sinusleri davet etmesi gibi nedenlerle yüksek oranda nükslerle sonuçlandığı bildirilmiştir. Gerginlik nedeniyle de ameliyat sonrası çok uzun süre hareket kısıtlılığı oluşmaktadır. Yara açık bırakıldığında da aylar süren pansumanlar gündeme gelebilmektedir." şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Bülent Menteş sözlerini şöyle sürdürdü;
"Ameliyat kaçınılmazsa bunun yandan doku kaydırarak/flep yöntemiyle yapılması literatür ağırlıklı olarak daha güvenlidir. Bu ameliyatlar özellikli ameliyatlardır; ustaca uygulanmaları ve izah edilmeleri gerekir. Tüm tedaviler sonrası ayda ya da iki ayda bir kıl dökücü kremlerle bu bölgenin epilasyonunu, her gün duş alınması, tercihen zeytinyağlı doğal sabunlarla kuyruk sokumunun da sabunlanması, bol suyla iyice durulanması ve iyice kurulanması gibi koruyucu ilkelere uyulması başarı açısından önemlidir."