YENİ tanı alan HIV/AIDS vakalarının görülme sıklığı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de artmaya devam ediyor. Bu sorun ile mücadeleye katkı sağlamak adına HIV/AIDS'e yönelik ülkemizdeki çalışmalarda rol üstlenen 5 hekim derneğinden oluşan Türkiye HIV/AIDS Platformu bir araya gelerek 'Şüphen Olmasın' isimli inisiyatifi hayata geçirdi. Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği HIV Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten, HIV'in en fazla Türkiye'nin de içinde yer aldığı Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde artış gösterdiğini vurguladı.
HIV ile mücadelede rol üstlenen 5 hekim derneğinden oluşan 'Türkiye HIV/AIDS Platformu' bir araya gelerek, "Şüphen Olmasın" inisiyatifini hayata geçirdi. HIV/AIDS alanında toplumda farkındalık yaratmak, riskli davranışlarda bulunan bireylerin test olma oranını artırmak ve HIV ile yaşayan bireylerin hayat kalitesini yükseltmek amacıyla hayata geçirilen inisiyatif www.suphenolmasin.com adresinden yayına başladı. 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında düzenlenen hibrit basın toplantısı, HIV/AIDS Korunma ve Eğitim Derneği (HAKED), Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK), HIV Enfeksiyonu Derneği (HIVEND), Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) ile AIDS ve Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Derneği'nden (ACYBHD) oluşan 'Türkiye HIV/AIDS Platformu' temsilcisi hekimler tarafından yapıldı. Toplantıda HIV/AIDS'le ilgili Türkiye ve dünyaya ilişkin güncel bilgiler de kamuoyu ile paylaşıldı.TOPLUMSAL BİLİNÇ HALA DÜŞÜKModeratörlüğünü HIV/AIDS Korunma ve Eğitim Derneği (HAKED) Genel Sekreteri Prof. Dr. Serhat Ünal'ın yaptığı basın toplantısının konuşmacıları arasında KLİMİK HIV Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten, HIVEND Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak, EKMUD HIV/AIDS Çalışma Grubu Koordinatörü Prof. Dr. Behice Kurtaran ile AIDS ve ACYBHD Genel Sekreteri Prof. Dr. Deniz Gökengin yer aldı. Prof. Dr. Serhat Ünal, "HIV/AIDS konusundaki toplumsal bilinç maalesef düşük. Bu platform vasıtasıyla vermek istediğimiz en önemli mesaj, HIV şüphesi duyan bireylere çaresiz olmadıklarını hatırlatmak ve onları test olmak konusunda yüreklendirmek. Maalesef ülkemizde test oranları istediğimiz seviyede değil ve toplumda bu konuyla ilgili büyük bir önyargı ve çekince söz konusu" dedi.TÜRKİYE'DE VAKA SAYISI 30 BİNİ GEÇTİKLİMİK Derneği HIV Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten, HIV'in en fazla Türkiye'nin de içinde yer aldığı Doğu Avrupa ve Orta Asya bölgesinde artış gösterdiğini belirterek "Vaka sayısı Türkiye'de 30 bini aştı ve dünyada da 37 milyona yaklaştı. Yapılan test sayıları az değil ancak test edilmesi gereken riskli popülasyonlar test edilemiyor" diye konuştu. HIVEND Başkanı Prof. Dr. Fehmi Tabak ise toplantıda HIV'nin bulaş yollarına dikkat çekti. Toplumda sanıldığının aksine HIV ile yaşayan bireylere dokunmak gibi fiziksel temasla, onlarla aynı yerde oturmak ve aynı havayı solumak, ortak eşyaları paylaşmak veya sivrisinek, böcek sokması ile HIV'nin bulaşmadığını söyledi. Tabak, HIV'den korunmanın temelde cinsel yolla, kan yoluyla ve anneden bebeğe geçişini önleme esasına dayandığını hatırlattı ve sözlerine şöyle devam etti: "HIV virüsü korunmasız cinsel ilişkiyle, ortak kullanılan sterilize edilmemiş enjektörle, kan ve organ nakliyle veya HIV pozitif annelerden hamilelik, doğum ve emzirme dönemlerinde bulaşabilen bir virüstür. Bu durumları engellemeye yönelik gerekli önlemlerin alınması durumunda korkulacak bir hastalık değildir."ARTIK ÖLÜMCÜL DEĞİL KRONİK BİR HASTALIKToplantıda HIV tedavisinde günümüze kadar kat edilen ilerlemelerden bahseden EKMUD HIV/AIDS Çalışma Grubu Koordinatörü Prof. Dr. Behice Kurtaran ise şu şekilde konuştu: "HIV, artık günümüz koşullarında ölümcül değil kronik bir hastalık. Bugüne kadar 80 milyondan fazla insanı enfekte eden, 36 milyondan fazlasının ise ölümüne neden olan bu enfeksiyonda belki de en büyük gelişmeler tedavi alanında gerçekleşti. HIV'de kullanılan yeni tedavi yöntemi, hastalara aile kurup, çocuk sahibi olabilecekleri kaliteli ve sağlıklı bir yaşam vaat ediyor. Devlet güvencesi altında ve geri ödeme kapsamında olan bu tedavi, hastalara normal bir yaşam sunmakla birlikte, bulaş riskini de maksimum seviyede önlüyor. Doğru popülasyonlara test uygulanıp, virüs kontrolünü sağlayacak uygun tedavilerin hastalara sunulması durumunda toplumlar HIV korkusunu geride bırakabilir. Bu hastalıkla mücadelede esas olan, HIV şüphesi taşıyan bireylerin test yaptırması ve HIV ile yaşayan bireylerin tedaviye erişimlerinin kolaylaştırılmasıdır."ZAMANINDA TANI EN ÖNEMLİ UNSURHIV ile mücadelede en önemli noktanın zamanında tanı olduğunun altını çizen ACYBHD Genel Sekreteri Prof. Dr. Deniz Gökengin ise HIV/AIDS tanısı için kan testinin şart olduğunu önemle belirterek şunları söyledi: "Ülkemiz HIV tedavisinde çok iyi başarı seviyelerinde olmasına rağmen tanıda ne yazık ki beklenen seviyede değil. Vakaların çoğuna tanı geç konabiliyor, bu nedenle birçok vakada bağışıklık sistemi epeyce zarar gördükten sonra tedavi sürecine geçilebildiğini gözlemliyoruz. HIV tanısında daha iyi noktaya gelebilmemiz için genel toplum taramalarının yanı sıra, HIV açısından risk taşıyan gruplara odaklanmamız ve riskli davranışlarda bulunan bireyleri teste yönlendirmek için yollar aramamız gerekiyor. Ayrıca HIV testlerinin yaygınlaşmasında mevcuttaki anonim test merkezlerinin önemli rol üstlendiğini görüyoruz. Bu merkezlerin ülkemizde sayılarının artması ve yaygınlaşmasının HIV enfeksiyonunun kontrol altına alınmasına önemli katkı sağlayacağını söyleyebiliriz." - İstanbul