Bedeninizin diline kulak verip ruhunuzdaki sesi duyabilirseniz, hastalık gider, görevi bitmiştir çünkü artık...
Çevrenizde şahit olmuşsunuzdur; bir gün bir tanıdığınız çok ağır bir hastalık geçirir. Bu hastalıkla birlikte doktor doktor gezer, derdine derman arar, tedavi süreci başlar. Bir yandan da o insanın hayatı gözle görülür bir şekilde değişmeye başlar. Daha sağlıklı beslenir, yürüyüşe spora başlar ama daha da önemlisi ruhun kırılgan yapısına biraz daha özen gösterilir. Hastalanmış insan ilgi ister, sevgi ister. İnsan aslında bunları her zaman ister ama hastalıktan sonra idrak eder.Dr. Elif Güveloğlu, insanların birbirlerine sokulamadığı, açılamadığı bu garip soğuk çağda biraz da ruhumuza bakmaya çağırıyor bizi. Havuçtaki beta karoten, domatesteki likopen oranına, kimyasal katkı maddelerine odaklanmış olanlarımıza bambaşka yerlere bakmayı öneriyor. Çünkü kin, nefret, hırs, öfke, affedememe duyguları her türlü katkı maddesinden daha beter; bağışlama, sevgi, şefkat, merhamet duyguları bütün vitaminlerden daha kuvvetli.Dr. Elif Güveloğlu, kitabının başlığı olarak bir Çin atasözünü seçmiş: Hastalıklar Öğretmendir. Nasıl mı? Kendinize bile itiraf edemediğiniz en derinlerdeki yaraları gösterir size. İçinize ayna tutar. Kininizin, öfkenizin, sevgisizliğinizin, içinize attıklarınızın ne kadar yıkıcı olabileceğini gösterir. Söylediklerini anlar da düşüncelerinizi, duygularınızı, hayatınızı değiştirebilirseniz hastalık da çeker gider; işi bitmiştir artık!