Doç. Dr. Hülya Dede, hamilelikte risk yaratacak anneye, hamileliğe ve bebeğe bağlı nedenler hakkında bilgi verdi:
ANNENİN TIBBİ, FİZİKİ VE GENETİK ÖZELLİKLERİ
Hamilelikte risk yaratacak en önemli etkenlerin başında anneye bağlı faktörler geliyor. Bu nedenler, hamileliğin gelişimi, bebeğin sağlığı ve doğum şeklini etkileyebiliyor. Ancak hamilelik öncesinde bu riskleri belirlenecek anne adaylarının, durumu dengeleyecek, olumlu tarafa yönlendirecek bazı destek ve ilaç düzenlemeleriyle sağlıklı bebek dünyaya getirmeleri mümkün olabiliyor.
En önemli riskler şöyle sıralanıyor:
Anne yaşının 17'nin altında ve 35'in üstünde olması,
Anne adayının boyunun 150 cm'in altında kilosunun da obez kategorisinde yer alması,
Sigara, alkol, uyuşturucu ilaç veya ilaç kullanım öyküsünün bulunması,
Akraba evliliği yapılmış olması,
Genetik geçişli veya ailevi hastalık öyküsü,
Anne adayının sistemik hastalığının bulunması,
İleri gebelik sayısı (4 ve üzeri),
Geçirilmiş cerrahi operasyon öyküsü.
GEBELİK TANSİYONU (PREKLAMPSİ) Hamilelik her ne kadar fizyolojik bir olay olarak tanımlansa da kadın vücudunda her organı etkileyerek bir takım değişikliklere sebep oluyor. Ve bu değişiklikler her kadın tarafından normal olarak kabul edilemediği için bazı sorunlar ortaya çıkabiliyor. Bunlar içinde en sık görülen ve en önemlisi olarak kabul edileni ise gebelik tansiyonu. Halk arasında ''gebelik zehirlenmesi'' olarak da bilinen bu sorun, hamilelikte oluşan damar yapısı değişiklikleri nedeniyle anne adayının kan basıncının yükselmesiyle ortaya çıkıyor. Yaşlılıkta görülen tansiyon yükselmesinden farklı özellikleri olduğu için, annede beyin kanaması, organ içi kanamaları, eşin anneden ayrılması ve bebeğin anne karnında ölümü gibi çok ciddi problemler doğurabiliyor. Hamileliklerin yüzde 4-5'inde görülen ve düzenli takip ve tedavi gerektiren gebelik tansiyonunda ciddi durumlarla karşılaşıldığında tek tedavi bebeğin doğurtulması oluyor.
Hamileliklerin yüzde 10'unda görülen bu durum, insülin metabolizmasındakideğişiklikler nedeniyle oluşuyor. Bebekte sakatlık, iri bebek, erken doğum, zor ve müdahaleli doğum gibi riskleri yaratması açısından önem taşıyor. Tanı hamileliğin 24-26. haftalarında yapılacak şeker yükleme testleri ile konuyor. Sonrasında ise diyet veya ilaç kullanımıyla kan şekeri düzeyi dengelenebiliyor ve bu olumsuz durumların hepsini ortadan kaldırmak mümkün olabiliyor.
Beklenen zamanından (36 haftadan) önce doğum eyleminin başlaması erken doğum olarak tanımlanıyor ve hamileliklerin yüzde 10'u erken doğumla sonuçlanıyor. Rahim şekil bozuklukları, bebeğin iriliği, su fazlalığı, bebeğin gelişiminin durması gibi nedenler erken doğuma götüren etkenler olarak sıralansa da, en sık suçlanan neden enfeksiyonlar oluyor. Bu sorunları yaşayan anne adaylarında,hamilelik öncesi kontroller ve gebelikte doğru ve düzgün bir takiple erken doğum önlenebiliyor.
Bu problemlerin hamilelikte anne adayını ve doktorunu en çok endişelendiren konuların başında geldiğini söyleyen Doç. Dr. Hülya Dede, "Gebeliklerin yüzde 1-2'sinde plasenta yerleşim problemlerine rastlıyoruz. Eşin rahim ağzını kapatarak yerleşmesi sık ve şiddetli kanamalara neden olabiliyor. Kanamalar genellikle gebeliğin 2. üç aylık döneminde başlıyor ve doğuma kadar tekrarlayabiliyor. Bu nedenle hem normal doğum imkansız hale geliyor, hem de erken doğum olasılığı artıyor. Bu grupta yer alan gebelerin mutlaka tam teşekküllü hastanede yakından takip edilmesi gerekir" diyor.