Uykusuz kişilerde beyinde açlık hissini uyaran ghrelin hormonunda artış olduğu gösterilmiştir" dedi.
KADINLARDA DAHA ÇOK GÖRÜLÜYOR
Bahçeşehir Üniversite Hastanesi Medical Park Göztepe'den Nöroloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Özge Yağcıoğlu Yassa, uykusuzluğun kadınlarda erkeklere göre 2 kat daha sık görüldüğünü söyledi. İnsomnia'nın uykuya dalmada güçlük, gece sık ve uzun süreli uyanmalar veya sabah planlanan saatten daha erken kalkma şeklinde olabileceğini kaydeden Dr. Yassa, "Kişi yeterli ve kaliteli bir uyku uyuyamadığından ertesi gün dinlenememiş ve yorgun hisseder. Bununla birlikte; konsantrasyon güçlüğü, ilgi-istek kaybı, enerji azlığı, sinirlilik, depresyon ve anksiyete görülebilir. Uykusuzluk genellikle geçici bir problem olmakla birlikte, altta yatan sorun çözülmedikçe ve süresi uzadıkça tedavi güçleşir" diyerek uyarıda bulundu.
CİNSELLİĞİ ETKİLİYOR, DEPRESYONA SOKUYOR
Dr. Öğr. Üyesi Özge Yağcıoğlu Yassa uykusuzluğun birçok nedeninin olabileceğini belirterek, "Yaş, stres, depresyon, uyku apnesi, sigara içmek, kafein ve özellikle de uyumadan hemen önce uzun süreli bilgisayar, telefon, tablet gibi elektronik cihazların kullanımının uyku kalitesini azalttığını göstermiştir" dedi.
Dr. Öğr. Üyesi Özge Yağcıoğlu Yassa, uykusuzluğun yol açtığı sağlık sorunlarını şu sözlerle sıraladı:
"Kazalar, sistemik hastalıklar, iş veya okul performansında düşme, cinsel işlev bozuklukları, depresyonun yanı sıra ciltte erken yaşlanma ve obeziteye neden olur. Yeterince uyumayan kişilerde stres hormonu olarak bilinen kortizol salınarak cilde elastikiyetini veren kollajen maddesinin yıkımına neden olur. Derin uyku evresinde salgılanan büyüme hormonu gençlerde büyüme ve gelişme üzerinde etkiliyken ilerleyen yaşlarda kas ve kemiklerin güçlenmesi ve cildin sıkılaşmasını sağlar. Yapılan çalışmalarda yetersiz uyuyan kişilerde beyinde açlık hissini uyaran 'ghrelin' hormonunda artış olduğu gösterilmiştir. Bu kişilerde ayrıca yüksek yağ ve karbonhidrat içeren gıdalara istekte artış görülmüştür. Bu nedenle diyet yapan kişilerde ilave olarak uyku düzeninin sağlanması çok önemlidir."
UYKU ÖNCESİ CEP TELEFONU KULLANMAYIN
İnsomnia tedavisinde ilk aşamada ideal uyku ortamının sağlanması ve yaşam tarzı değişikliklerinin büyük önem taşıdığını söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Özge Yağcıoğlu Yassa şu önerilerde bulundu:
"Fiziki ortamın uykuya dalmak için uygun olması gerekir. Ortamın sessiz, karanlık ve ideal sıcaklıkta olması sağlanmalıdır. Yatmadan önce uyarıcı özellikte olan çay, kahve ve alkol benzeri içecekler tüketilmemeli, yemek sonrası tıka basa bir mide ile yatağa girilmemelidir. Yatağa girmeden önce ılık duş almak, meditasyon yapmak ve kitap okumak uykuya geçişi kolaylaştırabilir. Tatil günleri de dahil her gün sabah aynı saatte uyanmaya özen gösterilmelidir. Yatmadan önce vakit geçirilen telefon, tablet gibi elektronik ekranların yaydığı mavi ışık beyin için uyarıcı etkide bulunur, uykunun kalitesini bozar ve uykuya dalmayı güçleştirebilir. Gece uykusuzluk çeken kişiler gün içinde şekerleme yapmamalıdır. Yatağa girdikten sonraki 20-30 dakikada hala uyumadıysanız yataktan çıkılmalı ve ancak uyku geldikten sonra yatağa girilmelidir. Alınan önlemlere ve yapılan yaşam tarzı değişikliklerine rağmen uykusuzluk yakınması devam eden kişilerde ilaç tedavisi başlanabilir. Bu ilaçlar genellikle kısa süreli yakınmaları olan kişilerde etkili olup çok uzun süreyle kullanılmamalıdır. Uykusuzluk yakınması olan kişilerde gece uykuyu bölen veya uyku kalitesini düşüren nedenlerin ortaya konulması için uyku testi (polisomnografi) yapılması gerekebilir. Bu nedenle uyku problemi olan tüm hastalar mutlaka hastanelerin uyku merkezlerine başvurmalı ve bu konuda uzmanlaşmış bir hekim tarafından değerlendirilerek ileri incelemeler yapılmalıdır."