EMRAH YAŞAR - Türk Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Taner Güneş, Türkiye'de 50 yaşından sonra insanların hayattan çekilmeye başladığını ancak ortopedik anlamda 60-65 yaşlarında ancak yaşlılık ve hareket kısıtlamalarının konuşulabileceğini belirterek "Bu yüzden kültürümüze sporu, egzersizi eklememiz gerekiyor ki bu tür problemlerden uzaklaşalım. Dünyanın yükü omuzlara değil spora verilmelidir." dedi.
Avrupa Omuz ve Dirsek Cerrahisi Derneği üyesi de olan Güneş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insan yaşamında egzersizin son derece önemli olduğunu söyledi. Özellikle 60-65 yaş aralığında omuz rahatsızlıklarının yaygınlaştığını aktaran Güneş, "Türk kültüründe çok fazla spor ve egzersiz alışkanlığı yok. Bunun yanında güneşten de yeterince yararlanılmıyor. Güneşten saklanmak tercih ediliyor. Bu yüzden de eklemlerde ve kaslarda zaman geçtikçe yıpranmalar oluyor." değerlendirmesinde bulundu.
Güneş, turistik bölgelere gelen özellikle 70-80'li yaşlardaki turistleri gören Türk vatandaşlarının şaşırdıklarını anlatarak şöyle devam etti:
"Bir kere bu insanlar hayatları boyunca egzersiz yapıyorlar. Koşuyorlar, yürüyorlar, yüzüyorlar. Bu durum vücudun kapasitesini, direncini her seferinde yüksek tutuyor. Bu sayede o yaşlara gelindiğinde vücutları direnç sahibi oluyor. Maalesef bizde 50 yaşından sonra insanlar hayattan çekilmeye başlıyorlar. Ortopedik anlamda bakıldığında aslında 50 yaş çok ileri bir yaş değil. 60-65 yaşlarında ancak yaşlılık ve hareket kısıtlamaları konuşulabilir. Bu yüzden kültürümüze sporu, egzersizi eklememiz gerekiyor ki bu tür problemleri daha az yaşayalım. Dünyanın yükü omuzlara değil spora verilmelidir."
Omuz rahatsızlıklarının belirgin özelliklerinden birinin gece ağrıları olduğuna değinen Güneş, gündüz yapılan işlerde genellikle kolun havaya kaldırılırken ağrıdığını fakat masa üzerindeki yapılabilecek işleri yaptığında ağrı olmadığını hisseden vatandaşların omuz kontrolünden geçmesi gerektiğine işaret etti.
Güneş, omuzda yaşa bağlı oluşan adele yırtıklarının zamanla arttığını vurgulayarak "Erken dönemde teşhis konulduğunda o liflerin tamir edilebilme olasılığı var. Liflerin kemikten ayrılmasını durdurup, tekrar kemiğe tutunmasını sağlamak tedavinin amacı. Bu yüzden ne kadar erken tedavi edilirse o kadar hızlı pozitif cevap alınır." diye konuştu.
"Teknikler çok gelişti"
Omuz cerrahisinin, ortopedinin son dönemde çok hızlı gelişen önemli bir dalı olduğunu, bundan 20 yıl önce sadece Türkiye'de değil bütün dünyada modern omuz cerrahisinin yeni başladığını anlatan Güneş, şunları söyledi:
"Bu 20 yıl içinde çok fazla şey değişti. Dolayısıyla problemlerin de neden kaynaklandığını çok daha iyi biliyoruz. Artık cerrahi anlamda da normal dokulara zarar vermeden 'kapalı cerrahi operasyon' (artroskopi) dediğimiz yöntemleri kullanıyoruz. Daha küçük kesilerden işlemleri gerçekleştiriyoruz. Bu, hastanın daha az ağrısı olmasını, daha çabuk iyileşmesini sağlıyor."
"Masanın ve sandalyenin yüksekliği çok önemli"
Güneş, omuz ve dirsek cerrahisinin gelişmesi ve yaygınlaşması için sürekli eğitimler verdiklerine dikkati çekti. Dirsek eklemindeki problemlerin de hastaların günlük yaşamlarını önemli ölçüde bozabileceğini aktaran Güneş, şunları kaydetti:
"Omuz cerrahisi gibi dirsek cerrahisinde de son yıllarda önemli gelişmeler yaşandı. Özellikle artroskopinin gelişimi ile dirsek problemlerinde de cerrahi anlamda büyük bir başarı yakalanabilecek. Çalışma hayatında özellikle ofis çalışanları basit tedbirlerle omuz ve dirsekle ilgili problemleri azaltabilir. Kolumuzun altından geçen önemli sinirler var ve bu sinir sürekli baskı altında kalarak eziliyor. Oturma ergonomisine göre kullanılan masanın ve sandalyenin yüksekliği çok önemli. Mümkün olduğunca dirsekleri çok fazla masaya temas ettirmek gerekiyor. Bunu sağlayabilmek için özellikle klavye kullanılıyorsa klavyenin önünde bir bilek desteği olması gerekiyor. Tabii bunun dışında ağır sanayi şartlarında çalışan insanlar da var. Buradaki en önemli husus ani yüklenmelerden kaçınmak ve egzersiz yapmak. Ancak bu şekilde kolu, omuzu güçlendirir ve zorlanmalara karşı hazır hale getirmiş oluruz."