Çocuk Kardiyoloji uzmanı Prof. Dr. Ayşe Sarıoğlu, daha yaşama gözlerini açmadan bebekleri yakalayan başlıca kalp rahatsızlıkları ve bunlar arasından öne çıkan ilk beşi hakkında şu bilgileri verdi:
Atriyoventriküler Septal Defekt Anne karnındaki bebeğin kalp kulakçıkları ve karıncıkları arasında büyük bir delik, kulakçıklarla karıncıklar arasında iki ayrı kapak yerine tek bir kapağın bulunmasına Atriyoventriküler Septal Defekt deniyor. Bu rahatsızlık, daha çok mongol ya da Down sendromlu çocuklarda görülüyor. Bu nedenle, henüz anne karnındayken “Kromozom Analizi” adı verilen testin yapılması gerekiyor. Rahatsızlık fark edildiğinde anne karnında tedavi yapılamıyor. Bu rahatsızlığı taşıyan bebekler doğuma kadar problemsiz gelişiyor. Müdahaleleri doğumdan sonra yapılabiliyor. Ancak test sonucunda Down sendromu tespit edildiyse, hamileliğin sonlandırılması yoluna gidilebiliyor. Pulmoner Atrezi Bebeğin kalpten çıkan akciğer atardamar kapağının kapalı olması, akciğer atardamarının kısmen veya tamamen olmamasına Pulmoner Atrezi deniyor. Pulmoner atrezi tek başına olabileceği gibi, diğer kalp problemleri ile birlikte olabiliyor. Doğum öncesi genellikle sorun yaratmıyor olsa da, doğumla birlikte morarma ile ciddi sorunlar ortaya çıkıyor. Acilen ilaç tedavisi ve ameliyat gerektiğinden doğumun çocuk kardiyolojisi ve kalp cerrahisinin bulunduğu bir merkezde planlanması gerekiyor. Hipoplastik Sol Kalp Sendromu Kalbin sol karıncığının gelişmeyip çok küçük kalmasına Hipoplastik Sol Kalp Sendromu deniyor. Rahatsızlık, kalpten çıkan temiz kanı bütün vücuda taşıyan aort damarının kapalı olması ya da bu damarın ince olması durumunda da oluşabiliyor. Bu rahatsızlığı taşıdığı tespit edilen bebeklerin doğumdan sonra bir dizi operasyondan geçmesi gerekebiliyor. Bu nedenle hastalığın anne karnındayken teşhis edilmesi önem taşıyor. Büyük Arterlerin Transpozisyonu Vücutta, sağ karıncıktan akciğerlere giden akciğer atardamarı, sol karıncıktan da bütün vücuda temiz kanı götüren aort damarı çıkıyor. Büyük Arterlerin Transpozisyonu’nda, bunun tam tersi bir damar yapılanması görülüyor. Yani sol karıncıktan akciğer atardamarı, sağ karıncıktan da aort damarı çıkıyor ve bunun sonucunda vücutta kanın taşınması işlemi tersine dönmüş oluyor. Bu bebeklerde doğuma kadar bir problem yaşanmıyor ancak bebek doğar doğmaz morarıyor ve hemen müdahale edilmesi gerekiyor. Bazen anne karnında da sorun olabiliyor ve erken doğum gerekebiliyor, bu nedenle hamilelik boyunca kalp açısından yakın takibi gerekiyor. Bu bebeklere yapılan müdahaleyle damarların yerleri değiştirilerek tamamen normal bir dolaşım sistemi ve dolayısıyla normal bir yaşam sağlanmış oluyor. Bebek doğar doğmaz müdahale gerektiği için doğumun (bebek nerede doğacak, müdahale nerede yapılacak gibi) önceden planlanması hayati önem taşıyor. Fallot Tetralojiisi Bu rahatsızlıkta, kalple ilgili dört bozukluk bir arada görülüyor. Bebeğin kalbinde karıncıklar arasında çok geniş bir delik bulunuyor, kalpten çıkıp akciğere giden atardamar kapağında veya kapağın altında darlık oluyor ya da akciğer atardamarı kısmen veya tamamen olmayabiliyor. Bazı durumlarda ise küçük ya da ince olabiliyor. Ayrıca aort atardamarı hem sağ karıncıktan hem sol karıncıktan kan alır şekilde sağa kaymış oluyor. Bunlarla birlikte, sağ karıncık duvarında kalınlaşma ortaya çıkıyor. Fallot Tetralojisi olan bebekler doğuma kadar sorunsuz yaşayabiliyor. Ama bebek doğduktan sonra dolaşımın normale dönmesiyle birlikte ‘Duktus’ adı verilen damar kapanıyor. Bu yüzden bebekte ağır morarma ortaya çıkıyor ve acil müdahale gerekebiliyor. Genel olarak Fallot Tetralojisi’ne sahip bebekler doğumdan sonra cerrahi tedavi ile normal veya normale yakın yaşam kalitesine ve yaşam süresine sahip olabiliyorlar. Bunun için yine anne karnında erken teşhis önem kazanıyor. Son birkaç yıldır, anne karnındaki bebeğin kalp problemleri çok erken dönemlerde tespit edilebiliyor. Fetustaki (anne karnındaki bebek) kompleks kalp hastalıklarının tamamına yakınının doğru tespit edilebildiği Fetal Ekokardiyografi yöntemi, son derece güvenilir sonuçlar veriyor. Bebeğe ya da anneye herhangi bir zararı olmuyor. Anneye ait problem oluşturabilecek durumlar (doğumsal kalp hastalığı olması, bazı ilaçlara maruz kalma, sigara ve alkol alımı, hamilelikte geçirilen bazı enfeksiyonlar, diyabet gibi kronik hastalıklar vb.), bebeğe ait rahatsızlıklar (kromozom anomalisi, kalp ritim düzensizlikleri, normal USG incelemesinde kalp hastalığından şüphelenilmesi gibi) ve aileye ait, bebeği etkileyebilecek durumlar (ailede doğumsal kalp hastalığı, akraba evliliği ya da bazı özel durumların bulunması vb.) ayrı ayrı değerlendiriliyor. Bu değerlendirmelerden sonra doğumsal kalp hastalığı risklerine göre, 14-16. haftadan itibaren fetal ekokardiyografi ile tanı konabiliyor. Böylece doğacak bebeğin tedavisi önceden planlanabiliyor.”