Farklı birçok hastalık nedeni ile kafatası içindeki damarların yırtılarak, kanın damar dışına çıkıp, beyin dokusu içine, arasına veya beyin zarları ile kafa kemiği arasına yayılarak çeşitli patolojilere ve hatta ölüme kadar yol açmasıdır. Kanama olgusu çağrışımla akla önce travmayı getirmektedir. Klasik birçok yayın kafa içi kanamaları incelerken travma ve travma dışı nedenleri ayrı ayrı ele almaktadır.
Travma Tüm kafa içi kanama türlerine yol açabilirkeH kafatasında kırık olsun veya olmasın beyjl katmanlarındaki yırtılma sonucu veya beyi! dokusunun ani yer değiştirmesi sonucl damarların gerilerek yırtılması ile de kanamalar oluşturmaktadır. Anevrizma Kelime anlamı olarak damar genişlemesi (baloncuk oluşması) anlamındadır. Kural olarak bir anevrizma, damar duvarındaki zayıflık sonucu damarın genişleyerek kan basıncının etkisi ile zayıf yerden yırtılarak kanamaya yol açmaktadır. Anevrizmalar, konjenital (doğuştan) olabildiği gibi sonradan da oluşabilmektedir. Arteriovenöz Malformasyon (AVAA) Arteriovenöz malformasyon (AVM) denilen konjenital hastalıkta da bütün anomalilerde olduğu gibi nedenini bilemediğimiz bir mekanizma ile normal olan damar yapısı bozularak bir damar yumağı oluşur. Böylelikle kanama, AVM'nin damar duvarında yüksek kan basıncına dayanamayan bir bölgenin yırtılması sonucu ortaya çıkar. Ateroskleroz ve Hipertansiyon Kanama nedeni olarak vurgulanması gereken diğer bir neden ateroskleroz (damar duvarında kolesterol ve fibrin birikimi ile damar çapının azalması) ve hipertansiyondur. Yaşla ilerleyen bu dejeneratif olgu sürecinde ateroskleroz bir damar duvarını bazen o kadar yıpratır ki; içindeki yüksek kan basıncına dayanamayan damar yırtılır. Hipertansiyon, travma dışındaki tüm kanama nedenleri içinde olayı başlatan ana faktördür.Ayrıca nadir de olsa beyin tümörleri, kanama-pıhtılaşma hastalıkları, antikoagülan ilaç kullanımı ve vaskülit denilen damar hastalığı sonrasında da kanamalar oluşabilir. Her türlü beyin kanaması, kanamanın yerine göre hastada çeşitli belirtilere yol açmaktadır. Sıklıkla devam eden baş ağrısı, bulantı-kusma, kuvvet kaybı ve felç, konuşma bozukluğu, görme bozukluğu, denge bozukluğu, hatta bilinç kaybı en belirgin belirtilerdir. Bu nedenle yukarıda saydığımız belirtiler veya travma yaşayan kişiler, hipertansiyon, diyabet hastasıysa, sigara kullanıyorsa ya da yaşlı ise derhal hastaneye başvurarak gerekli olan tetkikleri yaptırmalıdır. Günümüzde teknolojik gelişmeler sayesinde bu hastalıklar kolaylıkla tanınabilmektedir. Bilgisayarlı tomografi, magnetik rezonans (MR), dijital anjiografi gibi teknolojik gelişmeler, bu hastalıklarda tanıyı kolaylaştırmaktadır. Bilinmelidir ki, bu tür hastalıkları önlemenin bir başka yolu da koruyucu hekimlik hizmetleriyle hipertansiyon, hiperlipidemi, diyabet, obezite, sigara, alkolizm gibi düzeltilebilir risk faktörlerinin önüne geçilmesidir.