"Anne, çocuk okula gittiğinde bütün gün onu bekleyeceğini, bunu yaparken onu çok özleyeceğini, birlikte ne kadar güzel zaman geçirdiklerini uzun uzun anlattıkça okula gitmeyi annesine ihanet etmekle eş anlamlı tutabilir ve okula gitmek istemeyebilir."
Okul korkusunun, çocukların kurduğu bağlanma ilişkileri nedeni ile ortaya çıktığı düşünülmektedir. Çocuğun bağlanma ilişkilerinin ilk nesnesi annesidir (ya da bakım veren kişidir). Anne ve çocuk arasındaki bağlanma örüntüsünün ve çocuğun bağlanma örüntüleri oluşturabilme kapasitesinin ne kadar sağlıklı olduğu, ilk resmi ayrılık olan okula başlama ile test edilir. Tabi ki çocuğun annesine bağlanmasının temel nedeni gereksinimlerinin karşılanmasıdır. Ancak anne ile ilişkinin temeli sadece açlık susuzluk gibi gereksinimlerin karşılanması değildir. Bebeğin anneye bağlanmasının en önemli nedenlerinden birisi, annenin bebekteki kaygıyı azaltma ve rahatlatabilme yeteneğidir. Annenin bebeğin gereksinimlerini karşılayabilme derecesi ileriki dönemde bir birey olarak davranış kalıplarını oluşturma üzerinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Erken çocukluk döneminde yani 2-7 yaş arasında, uyaranlara karşı nasıl tepki verileceği biçimlenmektedir. Güven duygusunu sağlayan anne gibi bakım verenlerden ayrı kalmaya tahammül etmeye başlar. İlişkide olduğu bireylerin iyi ve kötü yanlarının bulunduğunu öğrenerek nesne sürekliliği kazanmaya başlar. Oyunlarda hayal gücünün etkileri ortaya çıkar. Kendi davranışları ile dış dünya arasındaki ilişkilerde ortaya çıkan kendisinin ve çevresinin duygusal ve soyut etkileşimlerini öğrenmeye başlar. Korku, kaçm, kaçınma kavram ve davranışları da bu dönem içerisinde öğrenilmektedir. Doğal olarak da bu dönemin en belirgin korkusu ayrılma korkusudur. Çocuğun gelişim sürecindeki olumsuzluklar nedeni ile oluşabilecek ayrılma korkusu, ilişkinin diğer bireyi olan annede de bulunmaktadır. Anne, çocuğun kendisinden ayrılmasından rahatsızlık duyar. Bunu açıkça ortaya koyamayacağı için dolaylı ve incelikli iletilerle çocuğa aktarır ve öğretir. Anne, çocuk okula gittiğinde bütün gün onu bekleyeceğini, bunu yaparken onu çok özleyeceğini, birlikte ne kadar güzel zaman geçirdiklerini uzun uzun anlattıkça okula gitmeyi annesine ihanet etmekle eş anlamlı tutabilir ve okula gitmek istemeyebilir. Çalışmalar, özellikle ilkokul döneminde olan çocukların %5'inin okul korkusu yüzünden okuldan geri kalmakta olduğunu göstermektedir. Okul korkusu geliştiren çocukların kişilik özellikleri incelendiğinde genellikle başarı kaygısı olan, uslu, uyumlu ve aşırı onay bekleyen yapı ile karşılaşılmaktadır. Ailenin dikkat etmesi önerilen hususlar Okul korkusu ile başetmekte temel davranış çocuğun olabildiğince çabuk okula devam etmesini sağlamaktır. Aile, çocuğun okula gitmesi konusunda tutarlı davranmalıdır. Okula devam etmek, kaygı oluşturan nedenlerden uzaklaşarak yeni bir bağlanma oluşmasını sağlayacak, korku nedeni ile yaşadığı belirtiler azalacaktır. Sonuçta okula gitmek normalleşecek ve memnuniyet verici bir durum haline gelecektir. Okula gitme zamanı gelince ann –babaların kendi kaygılarını yönetmesi gerekmektedir. Ailelerin, çocuklarının korku yaşayacağına dair endişeli düşünceleri duygu ve davranışlarına yansıyacaktır. Doğal olarakta çocuklarına da bulaştıracaklardır. Aile üyeleri, çocuğun okula gideceği günü, sıradan bir gün gibi yaşamaları önemlidir. Çocukla korkusunu ve nedenlerini konuşmak, onun düşüncelerinin ve duygularının önemli olduğunu göstermek açısından önemlidir. Ancak sürekli korku konuşularak gündem haline dönüştürülmemelidir. Doğrudan onu üzen bir şey olup olmadığı konuşulmalıdır. Yalnızca kendisini hasta hissettiğini ve okulda hoşuna gitmeyenlere ilişkin aklına hiç bir şey gelmediğini söyleyebilir. Yine de konuşmaya devam edip okul yaşamının farklı parçaları hakkında konuşmaya devam edilmelidir; örneğin arkadaşları, sınıf çalışması, oyun alanındaki etkinlikler, okul yemekleri, okul tuvaletleri ve öğretmeni gibi. Konuşma esnasındaki davranış değişikliklerini ayırt etmeye çalışılmalıdır. Örneğin belli bir arkadaşı hakkında artık hiç konuşmaması ya da öğretmeni ile ilgili yalnızca olumsuz yorumlar yapması gibi. Bu sizi sorun kaynağına götürebilir. Çocuğun sınıf öğretmeni, okuldaki gelişmine ilişkin en iyi bilgi kaynağıdır. Gerekli gördüğünüz yerde değişiklik yapın, sorun bazen kolaylıkla çözülebilir. Aile üyeleri dışında da yakın ilişkiler kurabileceği insanların olması, kendine olan güveni ve kendisini güvende hissetmesi açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle özellikle akranları ile ilişki kurması desteklenmelidir.