Anevrizma nedir?
Tıpta, ‘Anevrizma’ olarak isimlendirilen hastalık, vücuttaki tüm atardamarlarda gelişebilen zayıf duvarlı balonlaşma olarak tarif edilebilecek bir oluşumdur. Halk arasında en yaygın olarak, anevrizmaların beyin damarlarında veya ana damar olan aort damarında olanları bilinmektedir. Ancak kalpte de benzer şekilde anevrizma oluşabilir.
Kalpte anevrizma nasıl oluşur?
Kalp anevrizmaları çok ciddi kalp krizlerinden 2 ile 6 hafta sonra ortaya çıkabilir. Eğer hastada kalbin büyük damarlarından biri tam olarak tıkanmış ve hastaya ilk 6-12 saat içerisinde herhangi bir tıbbi müdahale şansı olmamışsa bu damarın beslediği duvarın tamamı geri dönmez bir şekilde ölebilir. Tabi ki bu dönem içerisinde hastanın hayatını kaybetme riski de çok yüksektir. Hasta bu krizi atlatabildiyse bu ölü bölge, 2 ile 6 hafta gibi bir süreden sonra anevrizmaya dönüşebilir. Neyse ki son yıllarda kalp krizi geçiren hastaların daha hızlı bir şekilde hastanelere ulaştırılabilmesi ve buralarda erken yapılan müdahaleler ile anevrizma oluşumu da ciddi oranda azalmıştır.
Kalp anevrizması en çok kalbin neresinde görülür?
En çok kalbin ön tarafındaki sol ön inen damarının (LAD) tıkanması sonucunda kalbin tepe ve ön-yan kısmında görülür. Kalbin alt ve arka kısımlarında ise anevrizma oluşumu daha enderdir.
Kalp anevrizmasının belirtileri nelerdir?
Hastaların bir bölümü anevrizmaya bağlı hiçbir sıkıntı hissetmeyebilirler. Ancak birçok hasta kalpte ciddi anlamda kasılma kaybı oluşmasından ötürü kalp yetmezliğine bağlı sürekli yorgunluk, nefes darlığı ve çarpıntı hissedebilir. Birçok hastada diğer koroner damarlarında da hastalık olabileceğinden tekrarlayan göğüs ağrıları olabilir.
Kalpteki bu balonlaşmanın bazı ciddi olumsuz etkileri de olur, bunlar:
Anevrizmanın tedavisi nasıl olmalıdır?
Tedavinin şekline karar verirken hastanın şikayetleri, anevrizmanın boyutu ve krizden sonra geçen süre önemlidir. Hastanın büyük bir anevrizması varsa, göğüs ağrıları oluyor, kalp yetmezliği bulguları gözleniyor veya buradan kaynaklanan embolik hadiseler (pıhtı atması) yaşıyorsa cerrahi gereksinimi vardır. Diğer yandan hastanın belirgin şikayetleri yok, küçük boyutlu bir anevrizması var, içinde pıhtı yok ve bir yıldan fazla bir süredir büyüme göstermiyorsa ilaç tedavisi ile takibi yapılabilir.
Cerrahi tedavi nasıl yapılmaktadır?
Hastanın ameliyat öncesi ve sonrası dönemleri de her aşamada çok önemlidir. Çok iyi bir hazırlık dönemini takiben, tecrübeli bir ekip tarafından yapılan, en uygun tekniklerin tam olarak kullanıldığı ve sonrasında çok iyi bir yoğun bakım desteği hazır olan bir ameliyatın başarı oranı çok yüksektir. Ameliyatta yapılan işlem kısaca şekli tamamen bozulmuş olan kalbin yeniden şekillendirilmesidir.
Anevrizmanın boyutuna göre işlemin boyutu da değişmektedir. Çok büyük bir anevrizma değilse ölü dokular çıkarılarak sağlam duvarlar bir araya gelecek şekilde birbirine dikilebilir. Buna ‘primer onarım’ denilmektedir. Daha büyük anevrizmalarda ise, daha sıklıkla uygulanan ‘Dor onarımı’ olarak bilinen plasti tekniği kullanılmaktadır. Bu teknikte de anevrizmanın içi açılmakta, sağlam duvarlar birbirine yaklaştırılmakta ve özel bir yama ile kalbe yeni bir duvar oluşturulmaktadır. Bu tekniğin avantajı kalbin normal geometrisine daha uyumlu bir şekil oluşturulmasının sağlanmasıdır.
Kaynak:
Op. Dr. Oğuz Yılmaz
Memorial Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü
Ayrıntılı bilgi için; www.memorial.com.tr
Bilgi ve randevu için 444 7 888