Ben askerlik görevimi yaparken bende Hepatit B çıktı ve bu benim canımı çok sıktı. Askerlik görevimi bitireli 13 ay etti ama halen stresini yaşıyorum. Bu hastalığın geçme olasılığı var mı?
Dr. Hastane.Com.Tr Doktoru Hastane.com.tr
Hepatit B hastalığı aynı adı taşıyan virüsün karaciğere yerleşip orada çoğalarak karaciğeri tahrip etmesi ile ortaya çıkan bulaşıcı bir hastalıktır. Hepatit B ayrıca aşı ile korunulabilir hepatitler içerisinde tek kronikleşen hepatit tipidir. Hepatit B Türkiye'de ve Dünya'da önemli bir sağlık sorunudur. Bugün Dünya'da yaklaşık iki milyar kişinin Hepatit B hastalığına yakalandığını biliyoruz. Hastaların yanı sıra 350 milyon kişi bu virüsü kronik olarak taşımaktadır. Ülkemizde de durum farklı değildir. Türkiye'de bugün her 3 kişiden yaklaşık 1'i Hepatit B virüsü ile temas etmiştir. Yine her 10 kişiden 1'i Hepatit B virüsünü taşımakta ve bulaştırmaktadır. Hastaların %75-80'inde hiçbir belirti görülmez.
Kuluçka süresi olan 2-6 ayın sonunda gözlenebilen hastalık belirtileri; aşırı halsizlik ve yorgunluk hissi, iştah kaybı, bulantı, kusma, deride ve göz aklarında sararma, idrar renginde koyulaşma, karın ağrısı ve karaciğer bölgesinde hassasiyet. (sağ kaburga altında) olarak ortaya çıkabilir.
Karaciğer işlevleri bakımından oldukça geniş bir alana etki ederken, hastalanması ve nonfonksiyone olması sonucu yapılabilecekler sınırlıdır.
Karaciğer:
Besinleri, enerjiye, hormonlara v.s. dönüştürür, besinlerin sindirilip, emilmesini sağlayan safrayı sentezler. Beyin, kalp gibi organları besler. Zehirli maddeleri yok eder, alkolü nötralize eder Anne karnındaki doğacak bebeğin kan hücrelerini üretir, yağ, şeker, enerji, mineral depomuzdur.
Kısaca, vücudumuzda çok önemli görevler üstlenmiş olan yorulmayan kimyasal güç kaynağımızdır. Toksinler, kimyasal maddeler, bazı ilaçlar, alkol ve Hepatit B Virüsü başta olmak üzere birtakım mikroorganizmalar, karaciğere olumsuz etki yaparlar.
Bulaşma;
AIDS'te olduğu gibi kan yoluyla ve çok sıklıkla da yakın temas ile olur. Ancak Hepatit B virüsü AIDS'ten 50 - 100 kat daha bulaşıcıdır. Hepatit B virüsünün bulaşmasında ev içi bulaşmada önemlidir. Derideki bir çatlak ya da açık yara ile temas eden bir damla kan ya da tükürük bile hastalığın bulaşması için yeterli olabilmektedir.
Anneden bebeğe bulaşmalarda bebeklerde kronikleşme şansı %90 gibi çok yüksek bir değerdir. Hepatit B'nin bir diğer bulaşma yolu cinsel ilişki ile olmaktadır. Kan ve kan ürünlerinin kullanımı, kirli enjektörler, cerrahi müdahale, kuaför ve berberlerdeki iyi sterilize edilmemiş manikür-pedikür setleri, traş bıçakları, makaslar ve diş fırçaları Hepatit B virüsünün bulaşmasına aracılık edebilmektedir. Steril olmayan aletlerle yapılan sünnet ve kulak delme gibi işlemler de Hepatit B'nin bulaşması için önemli bir risk oluşturmaktadır.
Bu virüs ile temas eden her 10 bebekten 9'u ve her 10 erişkinden 1'i belirli bir süre sonunda (yaklaşık 6 ay) mikrobu vücudundan atmayı başaramaz. Bu durumda kişi virüsü yaşam boyu vücudunda "taşıyacak" ve etrafa yayacaktır. Ancak taşıyıcılarda hastalık durumu farklılık gösterir. Bazı kişilerin karaciğerlerinde önemli değişiklikler meydana gelmezken, bazılarının karaciğer hücrelerinde ağır hasarın ortaya çıktığı tablolar oluşabilir. Bu gruptaki bireylerde, yıllar sonra siroz ve karaciğer kanseri görülebilir.
Hepatit B'de risk birçok bulaşıcı hastalıktan çok farklıdır, çünkü kronik hepatitlilerin %25'i primer karaciğer kanseri ve siroz nedeniyle ölmektedir, çünkü Hepatit B tüm dünyadaki primer karaciğer kanserlerinin %60-80'inden sorumludur. Ve primer karaciğer kanserleri kanser ölümleri içinde ilk üç sırada yer almaktadır. Hepatit B virüsü sigaradan sonra bilinen en yaygın kanser nedenidir. Toplumda yüksek oranda görülmekle birlikte bazı gruplarda risk daha da artmaktadır.
Hepatit B'li anneden doğan bebekler, ev içinde Hepatit B hastası ya da taşıyıcısı olanlar, birden fazla kişi ile cinsel ilişkisi olanlar, kan ve kan ürünleri kullananlar, damar içi ilaç bağımlıları, hemodiyaliz uygulanan kişiler, sağlık personeli, toplu halde bulunulan yerlerde (okullar, kreşler, kışlalar, yurtlar, huzurevleri, v.b.) yaşayanlar. Hepatit B'nin ülkemiz gibi yüksek oranlarda görüldüğü ülkelerde yaşayanlar bu riskli grupta yer almaktadır.
Kesin tedavisi olmayan bu hastalığa karşı en etkili korunma yolu aşılanmadır. Aşı birer ay ara ile 2 doz ve ilk dozdan 6 ay sonra üçüncü doz olarak uygulanır. Risk oluşan durumlarda ise daha hızlı bağışık sağlanması amacıyla birer ay ara ile üç doz ve ilk dozdan bir yıl sonra dördüncü doz olarak uygulanır. Aşılamanın ülkemizde ve dünyada milyonlarca doz uygulaması ile etkinliği ve güvenirliği birçok klinik araştırma ile kanıtlanmıştır.
Bu tavsiyeler, genel bilgilerdir. Fakat unutmayınız ki, özel rahatsızlığınız için en iyi tavsiye, şikâyetlerinizi dinleyen ve sizi muayene eden doktorunuzun tavsiyesidir.