Anal fissür; anüs çıkışındaki mukozanın; genellikle arka kenardan çatlaması veya yırtılmasıdır. İlk bir aylık dönemdeki yırtıklara AKUT ANAL FİSSÜR, daha uzun süreli ve meme yapmış yırtıklara da KRONİK ANAL FİSSÜR denir.
Anal fissürün başlıca sebepleri kabızlık, doğum eylemi veya doğumdan sonraki ilk bir iki günde tuvalete çıkışın ertelenmesi veya ihmalidir . Diğer sebepler arasında; proktit, regional enterit veya ülseratif kolit gibi enflamatuar barsak hastalıkları da sayılabilir . Ağrıya karşı son derece duyarlı olan anal bölgedeki herhangi bir minicik çatlak az-çok ağrıya; o da anal kaslarda spazma, yorulma ağrısına, kan dolaşımında bozulmaya, yani iskemiye yol açar. İskemi halinde ağrı daha da artar ve yara beslenmesi bozulur, iyileşme gecikir hatta kötüleşir.
Medikal olarak iyileştirilmiş pek çok fissür nükseder . Bunun nedeni, anal kanalı saran ve destek veren eksternal kas demetlerinin, kuyruk sokumu tarafında sık olarak doğuştan zayıf yaratılmış olmasıdır.
Anal Fissürün Belirtileri Nelerdir?
Anal fissürün başlıca belirtileri, dışkılama anında ve özellikle sonrasında oluşan şiddetli anal ağrı ve ve özellikle akut fissürlerde tuvalet kağıdına bulaşan kan ve bazen de anal kaşıntı olur. Olay 20-30 gün devam ederse, yara önünde hemoroide benzer, hipertrofik papilla veya web denilen bekçi bir meme oluşur; yara daha da derinleşir, ağrı ve kaşıntı artar; yani artık KRONİK ANAL FİSSÜR GELİŞİR. Ağrılar özellikle dışkılamadan sonra artar ve saatlerce, hatta gün boyu sürer, dayanılmaz olur. Kanama nadirdir ve kağıda bulaşır tarzdadır; hemoroidlerdeki gibi püskürür tarzda değildir. İyice kronikleşmiş fissürlerde bazen iltihabi veya pis kokulu sarı akıntı da olabilir. Bunun sebebi, fissür yarasının derinleşmesi veya bekçi memeyi alttan delerek, bir perianal fistül oluşturmasıdır.
Anal Fissürün Medikal Tedavisi ve Tedbirleri Nelerdir?
En iyi tedbir kabızlıktan korunmaktır. Kadınlardaki anal fissür, genellikle doğum travması veya doğumdan sonraki ilk günlerde oluşan kabızlıkla ilgili olduğuna göre, bu kişilere doğum eylemi başlar başlamaz hijyenik lavman yapılmalı. Bebeğin çıkışında perine ve özellikle anüs korunmalı. Doğumdan sonraki ilk 3 gün yumuşatıcı krem ve Libalax veya Gliserin benzeri fitillerle fissür oluşumu önlenmeli. Anal fissür bir şekilde oluşmuşsa krem ve fitillere 7-10 gün devam edilmeli, ılık su oturma banyosu yapılmalı, ağrı varsa ağrı kesiciler verilmeli ve bol meyve, sebze tüketimi ile kabızlık önlenmeli.
Akut fissürlerde medikal tedavinin başarı şansı, sıkı bir uygulama ile % 80 dir. Ancak fissür kronikleşmiş ise, yani yara derin ve zemini çok sert ve bekçi meme gelişmiş ise ve fissür memenin altına ilerleyerek cilt yönünde delmiş ve fistül yapmışsa, bu tür tıbbi tedavi % 50 başarısız kalacaktır .
Tıbbi tedavilerde başarısızlığın bir başka sebebi de yanlış ilaçlar ve yanlış diyettir. Kronikleşmiş anal fissürde tedavi; tıbbi veya cerrahi yolla anal spazmın giderilmesi esasına dayanır. Tıbbi tedavi ile geçici rahatlama sağlansa da, kalıcı ve kesin tedavi cerrahi müdahale ile sağlanır. Ancak akut dönemde önce tıbbi tedavi denenmelidir.
Kronik Anal Fissürde Cerrahi Tedavi
Hekimlikte kişisel bilgi, beceri ve tecrübenin çok gerekli olduğu konulardan biri; anal fissür, fistül ve hemoroidlerdir. Çünkü anüs anatomisi ve anal fonksiyonlar son derece hassas mekanizmalar üzerine kurulur. Örneğin, cerrahi girişimlerde anal mukozadan ve mukozal örtünün damarsal yastık ve valv görevi yapan dokudan biraz fazla alındığı takdirde İnkontinens, yani kaçaklar ve iyileşme sorunları olabilir. Hastaların en çok korktuğu husus, operasyon yüzündan olabilecek gaita kaçağı ve ağrıdır.
İdealize edilmiş enstruman ve tecrübeli hekim eli ile, ağrısız veya minimal bir ağrı ile, hem de lokal anestezi ile, gayet etkili ve başarılı " LİS yani Subkütan Lateral İnternal Sfinkterotomi" yapılabilir. Dış, yani eksternal sfinktere asla dokunulmaz. Gerekirse büyük bekçi memeler de alınır. Küçük memeleri almamalı, yoksa girişim sonrası ağrı olabilir. Bekçi memeler yerinde kalırsa zamanla küçük, yumuşak deri sarkıntılarına dönüşür, hiç bir sorun teşkil etmezler. Büyük bekçi memeler ise hijyenik sorunlara yol açacağı için alınmaları daha uygun olur.
Operasyon için herhangi bir ön hazırlık veya sonrası dönemde, 1 saatten daha fazla istirahati gerektirmez; yeme içmeye ara verilmez.
Poliklinik şartlarında, yani hastane yatışı ve narkoz gerekmeden yapılabilen bu küçük , fakat modern tedavi yöntemi ile; hasta hemen rahatlar ve fissür yarası da 1 hafta içinde sessizce kaybolur gider. Dikiş gerekmez, kanama olmaz, kaçak veya çekinti olmaz. Ancak acemi ellerde nadir de olsa, eksternal sfinkterin de kesilmesine bağlı olarak gaz veya gaita kaçağı gelişebilir.
Kronik Anal Fissürlerin Cerrahi Tedavisinden Sonra Dikkat Etmeniz Gereken Kurallar:
1-Ağrı kesicilerinizi, melhemlerinizi ve ılık su oturma banyolarınızı ihmal etmeyiniz; ağrı artışı, iyileşmeyi geciktirir.
2-Müdahaleden 12-18 saat sonra tamponu çıkarıp, 15 dk süre ile ılık suya oturunuz ve ardından, varsa tuvalet ihtiyacınızı gideriniz; ardından melhemleri parmağınızla anüsün içine ve dışına, masaj yaparak sürünüz. Ilık suya oturma banyolarına ve kremlere sabah akşam, 1 hafta devam ediniz, pansuman veya gazlı bez uygulamanıza gerek yoktur. Bir hafta sonunda dilatasyon için, mümkünse kontrole gidiniz.
3-Baharat hariç , her tür ve özellikle posalı ve sulu gıda alınız. İyileşme tamamlandıktan sonra bol posalı gıdayı arttırarak ömür boyu kabızlıktan sakınınız ve hemoroidlerde olduğu gibi altın kurallara uyunuz.
4-Müshil almayınız ve ishal olmayınız, değilse iyileşme gecikir.
Bu pratik ama modern tedavi yöntemi ile ağrılarınız çok büyük olasılıkla aynı gün geçer; fissürünüz de bir haftada iyileşir. Kurallara uymazsanız iyileşme gecikebilir veya başarı biraz düşük olur.
Fissürlerde Kansere Dönüşüm Olabilir mi?
Anüs ve rektum kanserleri, baştan kanser olarak başlar; hemoroid veya fissürler kansere dönüşmez. Ancak kanser ve diğer hastalıklarla karıştırılabilir. Bazen asıl hastalık kanserdir; ancak kanser ve diğer hastalık belirtileri hemoroid veya fissüre benzediği için hasta veya doktor ihmalkar davranır; teşhiste gecikme ve yanılmalara neden olur. Bu arada, teorik olarak uzun yıllar boyu akan yaraların habisleşebileceğini de tamamen gözardı etmemek gerekir.