Kahve; Gerçekten Bağımlılık Yapıyor mu?

Çok duymuşuzdur; günde dört-beş fincan kahve içmezsem kendime gelemiyorum, sabah kahvesi içmezsem işe başlayamıyorum, kahve içmeyince kendimi kötü hissediyorum!

Tüm bunlar kahvenin alışkanlık hatta bağımlılık yapan bir içecek olup olmadığı konusunu gündeme getirmekte. İlginç olan, tıp dünyasında da bu konunun biraz tartışmalı olduğu.
Yoğun olarak kahve içenlerde kahve kesilince baş ağrısı, tedirginlik ve yorgunluk gibi yakınmalar başlar ve bunlar, diğer bağımlılık yapan maddeler kesildiğinde ortaya çıkan kesilme bulgularına benzer. Bu özelliğiyle de kahve bağımlılık yapan maddelerle benzeşir. Aslında bağımlılık yaptığı varsayılanın kahve değil de kafein olduğunu belirtmek daha doğru olacaktır. Çünkü aynı bulgular kafein içeren enerji içecekleri, çay gibi maddelerde de ortaya çıkar.

Acaba bu bulgular kahvenin bağımlılık yaptığını söylemek için yeterli mi? Bir maddenin bağımlılık yapan maddeler arasında kabul edilebilmesi için gerekenler Amerikan Psikiyatri Derneği’nin yayımladığı DSM (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) adıyla bilinen kitapçıkta yayımlanmıştır. Bu kitapçığın 2012’de yenisi çıkacak. DSM’nin son baskısına kadar kahve ya da kafein, bağımlılık yapan maddeler arasında değildir.

Buna göre bir maddeye bağımlılık yapıyor demek için son 12 ay içinde altta yatan koşullardan üç ya da daha fazlasının varlığı aranır

  • Maddenin arzu edilenden daha uzun süre ya da daha aşırı miktarlarda kullanılması.
  • Madde kullanımını kesmek ya da denetlemek için sürekli bir istek veya başarısız girişimler olması.
  • Maddeyi elde etmek, kullanmak ya da etkilerini gidermek için belirgin bir zaman gerekmesi.
  • Madde kullanımı nedeniyle önemli sosyal, mesleki ve diğer aktiviteleri azaltmak ya da bunlardan vazgeçmek.
  • Madde kullanımıyla bağlantısı olduğu bilinen sürekli ya da yineleyen fizik veya psikolojik sorunlara rağmen madde kullanımına devam etmek.
  • Kahveyi bu bulgular açısından değerlendirirsek, bağımlılık açısından sınırda olduğunu söylemek mümkün. Örneğin, kahve altıncı maddede belirtildiğinin aksine sosyal açıdan olumlu etkiye sahipken, tolerans ya da kesilme bulguları ortaya çıkartabilir.

1994’de DSM yayımlandıktan sonra yapılan bazı çalışmalar kahve kullanan genç ve erişkinlerde bağımlılık kriterlerinin oluştuğunu gösteriyor. Ancak üç kriter temel olarak alındığında kafein kullananların yüzde 30’u bağımlı olarak kabul edilebilecekken, dört kriter kullanıldığında bu oran yüzde 9’a düşmekte.

Her ne kadar kafein bağımlılık yapan bir madde olarak değerlendirilmese de, bir grup kullanıcının tıbbi desteğe gereksinim duyabileceği gerçeği kabul edilmektedir.
 

Herkese Sağlık Dergisi

İlgili Sağlık Konuları