Şişmanlık Şeker Hastalığını Tetikliyor!

Değişen beslenme alışkanlıkları, düzensiz yaşam biçimleri, stres gibi nedenlerden dolayı günümüzün en önemli sorunlarından biri haline gelen obezite vücudumuzda pek çok hastalığın tetikleyicisi olabilir. Bunlardan biri de şeker hastalığı (diyabet). Kadıköy Şifa Hastanesi'nden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Levent Eminoğlu, obeziteyi, vücuda etkilerini ve tedavi şekillerini 7 maddede cevaplandırıyor.

1. Obezite nedir?

Obezite en yalın anlatımı ile vücutta aşırı yağ dokusu birikimi olarak tanımlanırken hastalık boyutuna birçok kurum ve kuruluş farklı tanımlar getirmiştir. Morbid obezite yani hastalık düzeyinde şişmanlık; oluşumunda kalıtımsal, davranışsal, sosyal, kültürel ve çevresel etkenlerin olduğu, sağlık ile ilintili bedensel, ruhsal ve ekonomik sorunlar yaratan süreğen, çok nedenli bir hastalıktır.

Morbid obezite yani hastalık derecesinde şişmanlık VKİ'nin 40'ın üzerinde olması ya da VKİ'nin 35 ve üstü ve yandaş hastalık olması durumda kullanılan terimdir.

2. Obezite hayatımızı nasıl etkiler


Günümüzde obezite, beraberinde getirdiği ek hastalıklar ve toplumsal sorunlar nedeniyle süreğen (kronik), ilerleyici, mortalite ve morbiditesi yüksek bir hastalık olarak kabul edilmekte. Tip 2 Diyabetin temelini oluşturan insülin direnci ve hiperinsülinizm obez kişilerde görülen karakteristik bulgulardandır. Tip 2 diyabetiklerin %80’ninin şişman olması, obezitenin diyabet için en önemli risk faktörlerinden biri olduğunu göstermekte.

Vücut kitle indeksi 35 kg/m2 üzerinde olanlarda diyabet ve koroner arter hastalıkları başta olmak üzere obeziteye bağlı mortalite 8 kat yüksektir. Bel çevresinin daha belirgin artması ile giden santral obezitede diyabet riski daha belirgin artmıştır. Metabolik sendrom olarak tanımlanan obezlerdeki insülin rezistansı, hiperinsülinemi, bozulmuş glukoz toleransı ve DM, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği, kalp damar hastalıklarının birlikte görülmesi dikkat çekicidir.

Süreğen aşırı şişmanlık yaşam süresini kısaltmanın yanı sıra, yaşam kalitesini de belirgin şekilde bozar. 

3. Obezite tedavisi nasıl yapılır?

Obezite sağaltımında ki amaç daha sağlıklı bir kiloya inmek ve bu kiloyu korumaktır. Sağlıklı kiloya inmek doğal olarak estetik olarak da bir iyileşme sağlayacaktır ancak obezite sağaltımının amacı hiçbir zaman estetik değildir.

Aşırı kilonun kişide yaratmış olduğu yandaş hastalıkların iyileştirilmesi ya da oluşumunun engellenmesi için gerekli olan kilo kaybı herkes de farklı olacaktır. Aşırı kilonun oluşum nedeni de her hastada farklı olduğundan tüm hastalarda kesin sonuç verecek bir mucize yol da yoktur. Hasta uzman bir ekip tarafından değerlendirilmeli aşırı kilonun oluşum nedeni ortaya konmalı ve kişiye özel bir sağaltım yolu oluşturulmalıdır.

Yalnızca %10'luk bir kilo kaybının bile sağlık açısından çok olumlu sonuçlar doğuracağı unutulmamalı ve yavaş (haftada 1-1,5 kilo) ancak düzenli kilo vermek ve bu kilo kaybını korumak amaçlanmalıdır. Aşırı kilo sağaltımında öncelik yemek ve davranış alışkanlıklarının değiştirilmesi ve erke (enerji) tüketiminin artırılmasıdır. Bu önlemlerin yeterli olmaması durumunda ise ilaç kullanımı ya da endoskopik ve laparoskopik cerrahi girişimler söz konusu olabilir.

4. Obezite tedavisinde diyet ve spor nasıl uygulanmalıdır?


Yemek alışkanlığının değiştirilmesindeki ana amaç alınan kalorinin azaltılmasıdır. Her insanın metabolizma hızı, yandaş öğeler ve yaşam şekli farklı olduğundan, obezite söz konusu olduğunda kesinlikle bir doktor gözetiminde ve diyetisyen eşliğinde diyetler tasarlanmalı ve izlenmeli.

Genel anlamı ile sebze ağırlıklı, işlenmiş yüksek kalorili karbonhidrat içermeyen, az yağlı gıdalar kilo vermede etki olacaktır. Kısa sürede hızlı kilo verdiren çok düşük kalorili diyetler çoğu kez sağlığınıza zarar verir ve kalıcı kilo kaybı sağlamaz.

Yapılan araştırmalar salt diyet ile morbid obezitenin sağaltımında ancak %3 başarı olduğunu ortaya koymaktadır.


Morbid obezitede hareket azlığı hem bir neden hem de sonuç olarak karşımıza çıkar.

Günlük hareket düzeyini artırmak için yürüme süresini ve sıklığını artırmak, asansör yerine merdiveni seçmek bile etkili olabilecek yöntemlerdir. Haftada 4 - 5 gün 30 dakikanın üzerinde düzenli yürüyüş başlangıç için iyi bir yöntemdir. Günlük iş yoğunluğunda kolay uygulanabilir olan ve hemen yapılabilecek önlemler ile başlamak istekliliği de artırıcı olacaktır.


5. Obezite tedavisinde ilaç kullanımı


İlaç kullanımı diğer yöntemlerin işe yaramadığı, vücut kitle endeksi (VKİ) 30’un üzerinde olan, VKİ’si 27’nin üzerinde olup kiloya bağlı yandaş hastalığı (uyku apne sendromu, hipertansiyon,diyabet vb) olan kişilerde kullanılabilen bir yöntemdir. Halen kullanımda olan ilaçların uzun süre ya da sürekli kullanımı hiçbir zaman önerilmez. İlaçların hepsinin uzun dönemde yan etkileri vardır ve bırakıldıklarında kalıcı etki göstermezler.


6. Obezite tedavisinde girişimsel yöntemler

Morbid obezitenin girişimsel sağaltımı endoskopik balon yerleştirilmesini ve laparoskopik cerrahi girişimleri içerir. Mide balonu ilk kez ABD Cleveland da tıkayıcı kalp hastalığı nedeni ile kalp ameliyatı olacak aşırı şişman hastalarda ameliyat riskini azaltmak için kilo vermeye yardımcı bir yöntem olarak yaklaşık 20 yıl önce uygulanmış.

Kazandığı başarı nedeni ile kullanımı gittikçe artmış ve yapısında yapılan iyileştirmeler sonrasında; kilo verme girişimlerinde biri olarak yerini almıştır. Mide balonu tıbbi silikondan yapılan, sönükken tüp şeklinde olup, içi sıvı ile şişirildiğinde ise küre şeklini alan 400 ila 700 ml hacminde düzenektir. Endoskopik olarak yerleştirilir ve genel anestezi gerektirmez. 6 ay sonra yine endoskopik olarak çıkartılır.


Mide bandı ise ilk kez Dr. Kuzmak tarafından 1986 da açık cerrahi ile yerleştirilmiş daha sonra laparoskopik cerrahideki hızlı yayılım sonunda cihazda bazı teknik değişiklikler yapılmasından ardından 1993 de Dr. Belachew tarafından ilk kez laparoskopik olarak uygulanmıştır.

Operasyonun laparoksopik olarak yapılabilmesi ve çok güvenli olması hızla kabul edilmesini sağlamış ve kısa sürede Avrupa’da en çok yapılan kilo verme cerrahisi yöntemi olmuştur. Laparoskopik mide bandı halen Avrupa, Avustralya ve Latin Amerika’da en çok uygulanan yöntemdir.

ABD de ise sayısal olarak kullanımı hızla artmaktadır.


Mide baypası ameliyatı yaklaşık 20 yıldır yapılmakta olan ve halen ABD’de en çok seçilen kilo verme cerrahisi yöntemidir. Kullanılmaya başlamasından sonra birçok teknik geliştirme yapılmış ve laparoskopik olarak uygulanmaya başlanması özellikle 1991 sonrası sayısal olarak patlama yaşanmasına neden olmuştur.

Özetle hem kısıtlayıcı hem de emilim bozucu etki ile kilo vermeyi sağlayan ve mide bağırsak dizgesinde (sisteminde) kalıcı yapısal değişiklik yaratan bir yöntemdir. VKİ’i 40’ın üzerindeki hastalarda önerilir. Uzun dönemde fazla kilonun yaklaşık % 80’i verilir.


7. Girişimsel yöntemler kimlere uygulanabilir?

Obezite tedavisinde girişimsel yöntemlerin kullanması için hastanın sahip olması gereken özellikleri şöyle sıralamak olası:

1) VKİ > 40 ya da VKİ 30 – 40 arası olması ve bunun yanı sıra kilo verme cerrahisi ile iyileşebilecek yandaş hastalık olması.
2) Hasta yaşının 18 ile 55 arasında olması
3) Uzun süredir şişmanlık olmaması
4) Diyet ve diğer yöntemlerin bir yıldır kilo verme konusunda başarısız olması
5) İç salgı bezleri ile ilintili hastalık olmaması
6) Hastanın işlemi anlaması ve uyum sağlaması
7) Alkol ve Madde bağımlılığı olmaması
8) Kabul edilebilir cerrahi risk

İlgili Sağlık Konuları